Milletçe tükeniyoruz

Abone Ol

Gün geçtikçe bazı hususlardaki şikâyetlerimiz bariz şekilde artıyor.

Aslına bakarsanız memnun olduğumuz şeyler yok denecek kadar azaldı desek daha doğru olacak.

15 Yıllık iktidar dönemi ile ilgili olarak bazı tenkitlerimizi anlamamakta ısrar edenler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da konuyla doğrudan ilgili sözler sarf etmesinden sonra yine bir şey yokmuş, olmamış gibi hayatlarını idame ettirmenin derdinde iken aynı hususta bir kez daha uyarı geldi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan “Yorulan varsa kenara çekilsin” dedi.

Aynı hususta biraz daha farklı kelimeler seçilerek yapılan uyarıları muhataplarının büyük çoğunluğu üzerine almamakta ısrarcı. Hani tam da “Suç, samur kürk olsa kimse üzerine almaz” durumu. Her şey yolundaysa, belediyelerde ve teşkilatlarda işler tıkırda ise o zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan kimleri işaret ediyor olabilir?

Burada mesele AK Parti olduğu için daha fazla bu hususta kelam ettik. Öteki alanlarda da durum hiç faklı değil. Deyim yerindeyse hemen her alanda milletçe tam bir yorgunluk ve tükenmişlik sendromu yaşıyoruz.

Tekrara düşüyor, bariz hataları görmüyor; tükendikçe tükeniyoruz. Pek çok alanda yeni şeyler üretmede (maddi ve ekonomik anlamda değil) zorlanıyoruz.

Öyle ki çoğu kişi yerinde saydığının, tekrara düştüğünün farkında bile değil. Yapılan tenkitleri anlamamakta ve dinlememekte de ısrarcı.

“Görev istenmez verilir” anlayışından “Ne iş olursa yaparım Abi!”ye ve “Herkesin kendi arasında top çevirdiği dar alanda kısa paslaşmalar”a dönüştü.

Dikkatinizi çekmek istiyorum. Burada AK Parti’yi ve siyaseti kastetmiyorum yalnızca.

Bizim geleneğimizde çok önemli bir yer tutan gönüllülük esasına dayanan alanlarda da aynı handikap maalesef devam ediyor.

“Bal tutan parmağını yalar. Ağlamayan çocuğa emzik vermezler. Yağmur yağarken küpünü doldurmak. Adamın varsa adamsın” gibi deyimler ve atasözleri en baş köşelerde maalesef.

Yani işin özü “Ben”cilik ve “Bencillik” gelip başköşeye oturmuş durumda.

Güzel ve faydalı fikirleri benden başka kimse söylemesin, söylememeli hazımsızlığını dahi başka hangi akıl ve mantıkla izah edebiliriz?

Kendisi ve kendi adamı dışında birilerinin iyi ve güzel şeyler söylemesi ve yapmasına tahammül edememeyi açıklamak için “kıskançlık ve haset” kelimeleri dahi yetersiz kalıyor.

İşte tam da bu noktada şu anda ülkeyi yönetmekte olan AK Parti başta olmak üzere herkes bu tükenmişliğe, yerinde saymaya, yorgunluğa veya adını her ne koyarsanız koyun bu soruna acilen çözüm bulmak zorunda. Her şeye ilave olarak dünyada İslam ümmetinin yegâne “sesi ve temsilcisi” olma gibi bir mesuliyetimizi de ilave etmeye bilmem gerek var mı?

Siyasette, sanatta, Sivil Toplum teşekküllerinde, diyanette, eğitimde aklınıza gelebilecek her alanda bir yenilenmeye, arınmaya ve tazelenmeye ihtiyacımız var. Güzelliklerle kalın…