Millet kutuplaşıyor dedikleri…

Abone Ol

Son dönemde yaşanan hadiseler üzerine, gazetelerde ve televizyon ekranlarında, halkın kutuplaşmaya iteklendiği, bu kamplaşmanın çok tehlikeli olduğu dile getiriliyor. Gördüğüm kadarıyla da bu söylem üzerinden yine Müslüman kesim suçlanmaya çalışılıyor. Evet, kutuplaşmaya doğru giden bir durum var fakat bunu dile getirenlerin söylediği ve kastettikleri manada değil.

Amerika’da siyah derili insanların beyazlarla eşit haklara sahip olması için mücadele eden ve bu yüzden suikastle öldürülen Martin Luther King’in söylediği şu söz beni çok etkilemiştir:

“Beyazlar hem bize tekme atıyorlar hem de bu tekmeye nasıl tepki göstermemiz gerektiğini yine bize onlar söylüyorlar.”

Topraklarımız işgal ediliyor, işgale karşı direnmek, vatanını ve namusunu korumak istediğinde “hayır o şekilde mücadele edemezsin” diyerek terörist ilan ediyorlar bizi. Müslümanların canlarından aziz bildikleri Peygamberlerine, düşünce özgürlüğü denilerekhakaret ediliyor, buna tepkimizi ise “demokratik yollarla, yanionların istediği şekilde” göstermemize izin veriliyor. (Fakat mesela Siyonistlerin katliamına karikatür çizerek tepki gösteren sanatçıya, hapis cezası verilebiliyor. Yani Müslümanların mukaddesine sövebilme özgürlüğü sınırsızken, düşünce özgürlüğüne bir sınır koyuyorlar ve bu sınır da Siyonistlerin katliamını eleştirmek ve Batının demokrasi diye yaptığı sahtekarlıkları ortaya koymak oluyor.)

Halk kutuplaşmaya doğru gidiyor diyorlar. Gerçekten kaygı duyan samimileri tenzih ediyorum- Yıllarca yaşadıkları topraklardaki halkın inançlarını aşağılayan “ortaçağ karanlığına, gericiliğe geçit vermeyeceğiz” diyerek Müslüman halka terör estiren, insanların İnandığı gibi okumasına inandığı gibi çalışmasına, çocuklarını yetiştirmesine üretmesine ve yaşadığı topraklarda kendi dilini konuşmasına izin vermeyenler diyor bunu. Dayattıkları kanunlarla Müslümanlara “yer gösteren ve sadece onların gösterdiği yerde, gösterdiği şekilde yaşamalarına müsaade eden” bu zihniyet şimdi kutuplaşmadan bahsediyor. Ne bekliyordunuz? Rüzgâr esen fırtına biçer.

Önceden kutuplaşma yoktu zırvalığını geçin. Önceden babalarının çiftliğindeymişçesine her şeyi yapıyorlardı. Müslümanların inançlarıyla alay ediyor, değerlerini aşağılıyor ve mukaddeslerini hicvediyorlardı. İnancını savunmaya çalışanları ise basın yoluyla saldırıp hayatını karartıyor ve kanun yoluyla terörist ilan ederek zindanlara yolluyorlardı. Böylelikle ortada kutuplaşma diye bir şey olmuyordu. Bu çağdaş ve ilerici Batıcılar, milletin inancını ve yaşam tarzını değiştirmeçalışmalarıyla on yıllardır insanları kutuplara ayırıyordu zaten.

Bunu birçok şekilde yapıyorlardı ama henüz yaşanan veriliş şekli itibariyle rezil bir haber olması sebebiyle bir misal vereyim. Birkaç gündür medyada çok konuşulan şu Suudi imamın ağzından “açlık sınırında olursanız karınızı yiyebilirsiniz” haberini görmeyen kalmamıştır. Bir haftadır bu sözler üzerinden İslâm’a saldırılıyor. Söylediği iddia edilen imamın böyle bir şey söylemediği ve 1999 yılında öldüğü açıklansa da bu önemli görülmedi! Haberi servis edip bunu kullananların amacı gerçekleşmiş oldu. Vahşi Müslüman imajına bu haberle biraz daha katkıda bulunuldu. Velev ki bir adam çıkıp bunu söylemiş de olsa bunun üzerinden inancımı hicvetme hakkını kim veriyor sana. Sen bu şekilde davranacaksın ben de buna karşı sessiz mi kalacağım öyle mi?

Ülkede toplasan bir avuç etmeyecek sayılarıyla, yaşadıkları cam fanus içinden rahatça küfretme, aşağılama hicvetme özgürlükleri kaybolunca, düşünce özgürlüğü engelleniyor, basın özgürlüğü engellenemez, toplum kamplara bölünüyor diyerekyaygara kopartıyorlar. İnsanların inançlarıyla alay etmemeyi, değerlerini çiğnememeyi öğreneceklerine, hem istediğimi yaparım hem de kimse bana karışamaz tavrıdır bu. Böyle bir dünya yok. Sen insanların değerlerine saldırırsan insanlar da değerlerini korumak için harekete geçer. Kutuplaşma taraflar arasında olur. Anadolu insanı, İnancının ve mukaddes değerlerinin etrafında toparlanıp kutuplaşıyor ve ona saldıranlara karşı tavrını ortaya koyuyor. Bunun karşısında olanlar da kendi durdukları yerin neresi olduğunu iyice düşünüp değerlendirmelidir. Olayın özeti budur. Kutuplaşma dedikleri de budur.