Tuğçe Huy - Muhabir
Migren genellikle şiddetli baş ağrısı için kısaltma olarak kullanılır, ancak “migren” terimi aslında Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık 39 milyon insanı etkileyen nörolojik bir durumu ifade eder.
Araştırma ve görüntüleme çalışmaları, “migren beyninin” belirli yapı ve işlevlerinin “tipik” beyinden biraz farklı olabileceğini öne sürmüştür. Daha kesin araştırmalar, migren baş ağrılarının yanı sıra migren aurası ve ışığa duyarlılık gibi diğer yaygın migren semptomlarının doğası hakkında nihayetinde fikir verebilir.
Migreni olan kişilerde beyin farklılıkları
Fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) gibi gelişmiş beyin görüntüleme tekniklerini kullanan çalışmalar, araştırmacıların migrenin nasıl geliştiği ve durumun zaman içinde beyin yapısını ve işlevini nasıl etkilediği hakkında daha fazla bilgi edinmelerine yardımcı oluyor.
Bazı küçük çalışmalar, epizodik ve kronik migren baş ağrısı olan kişilerin beyinlerinde çeşitli farklılıklar olduğunu belirtmiştir.
Kronik migren, ayda en az 15 gün baş ağrısı olarak tanımlanırken, epizodik migren, ayda 14 veya daha az gün migren baş ağrılarını içerir.
Ancak araştırmalar, bu ayrım çizgisinin, epizodik ve kronik ataklar arasındaki bir spektrumda bulunabilecek migrenin karmaşık doğasını yeterince ele almayabileceğini öne sürüyor.
Gelişmiş beyin görüntüleme tekniklerini kullanan birkaç araştırma çalışması, migreni olan kişilerin beyinleri arasında migreni olmayan kişilere göre farklılıklar tespit etmiştir. Ancak çalışmaların hepsi çok küçüktü ve sonuçlar değişiyordu.
Peki Pons nedir?
Pons, beynin tabanını omuriliğe bağlayan bölge olan beyin sapının bir parçasıdır. Pons, uyku ve nefes alma dahil olmak üzere birçok bilinçsiz beyin fonksiyonundan sorumludur.
2019 yılında 64 kişiyi kapsayan bir çalışmada araştırmacılar, migreni olan katılımcıların posterior pons ile sol superior parietal lob, sol temporal girus ve sol orta frontal girus arasında daha zayıf işlev bağlantısına sahip olma eğiliminde olduğunu buldular. Bu farkın nedeni belirsizdi, ancak araştırmacılar ağrı işlemedeki bir eksikliğin migrende rol oynayabileceğini öne sürdüler.
Perivasküler boşluklar
Perivasküler boşluklar, beyinde sıvı regülasyonu ve drenajında rol oynayan sıvı dolu geçiş yollarıdır. Bu boşlukların nörolojik, inflamatuar ve vasküler koşullarla ilgisi hakkında cevaplanmamış birçok soru var. Ancak araştırmacılar, perivasküler boşlukların normal işlevinin beyin sağlığı için önemli olduğuna inanıyor.
Migren üzerine 2022'de yapılan çok küçük bir araştırma, MRI görüntülerinin beynin centrum semiovale adı verilen bir bölgesindeki perivasküler boşluklarda hafif bir genişleme ortaya çıkardığı bir avuç vakayı kaydetti. Yaş gibi diğer birçok koşul ve faktör, perivasküler boşlukların şekli, büyüklüğü ve sayısında rol oynar, bu nedenle migren ile bir bağlantı olduğunu önermek için neredeyse yeterli kanıt yoktur. Ancak bağlantılar gelecekte bir noktada daha büyük ölçekli çalışmalarda keşfedilebilir.
Hipotalamus
Hipotalamus, beynin uyku, açlık, cinsel dürtü, kan basıncı ve sıcaklık dahil olmak üzere hormonları ve diğer vücut sistemlerini yöneten bir parçasıdır.
2020'de yapılan bir araştırma, hipotalamus-beyin sapı ağının migren beyninde de önemli bir rol oynayabileceğini öne sürdü. Çalışma, epizodik migrenin baş ağrısı fazı sırasında hipotalamusun artan aktivasyonunu buldu, bu da migren baş ağrılarının hipotalamustan kaynaklanabileceğini düşündürdü.
Hipotalamusun diğer kısımları, epizodik migrenden kronik migrene geçiş olan migren kronizasyonunda rol oynuyor gibi görünmektedir.
Ağrı ağı
Ağrı matrisi olarak da bilinen beynin ağrı ağı, talamus, ön singulat korteks, bazal gangliyonlar ve prefrontal korteksler dahil olmak üzere çeşitli beyin bölgelerini içerir.
2021'de yapılan bir araştırma, migreni olan kişilerin, migreni olmayan kişilere kıyasla ağrı ağının bölgeleri arasında daha az bağlantıya ve daha fazla ayrıma sahip olabileceğini öne sürdü.
Kortikal kalınlık
Beynin korteksi, beynin en büyük bölgesi olan serebrumun dış tabakasıdır. Parietal lobda bulunan beynin somatosensoriyel korteks bölgesi, ağrı ve diğer birçok duyumun işlenmesinden sorumludur.
Bazı küçük çalışmalar, migreni olan kişilerde, olmayanlara kıyasla daha fazla kalınlık bulmuştur. Bu gelişme, migren hastalarının neden çene veya boyun ağrısı gibi diğer semptomları da yaşadıklarını açıklayabilir.