MHP’nin ciğerini söktüler

Abone Ol

Milliyetçi Hareket Partisi, tehdit mi ediliyor, birileri şantaj mı yapıyor, ustaca bir manipülasyonun kurbanı mı oldular yoksa bütün bu olan bitenler Devlet Bahçeli’nin sığ siyasi hırsıları yüzünden mi oldu tartışılır ama kesin olan bir şey var; PKK’ya bakanlık vermek için çırpınan ülkücülerin ciğeri sökülmüştür artık. Dedim ya, zorla mı söktüler yoksa ‘birileri’ mi söküp attı bilmiyorum.

Türkiye bu krizi de atlatır ama MHP, PKK’ya bakanlık vermek için verdiği mücadelenin bereketsizliğini üzerinden kolay kolay temizleyemez. Devlet Bahçeli ve arkadaşları 2015 yılının Ağustos ayında, köklü bir geleneği elleriyle PKK mezarlığına gömdüler. Geçmiş olsun…

Ahmet Necdet Sezer, köşkte görev süresinden 3 ay fazla kalınca “gık” bile diyemeyen Devlet Bahçeli’ye ne oldu da muhalefet aslanı kesildi.

Ahmet Necdet Sezer, Türkiye’yi krize boğan Anayasa Kitapçığı şovu yaptığında Ecevit her kanalda derdini anlatmaya çalışıp olan bitene isyan ettiğinde, Bahçeli elini çenesine dayayıp sus pus beklemişti. Tek kelime itirazını bulamaz kimse.

Ahmet Necdet Sezer, Türk bayrağına saldırmış, Türkiye’yi yakmış teröristleri teker teker affederken, Devlet Bahçeli “gık” demeden her şeyi başıyla onaylamıştı.

Öcalan’ın boynundaki ipi alıp, yıllar sonra seçim meydanlarında sağa sola savuran Bahçeli ve arkadaşlarının idam kararıyla nasıl top çevirdiğini hiç kimse unutmadı. “Görevi kötüye kullanmak ve adaleti engellemekten suç duyurusu açılması gerekiyor” diyenler haksız mıydı?

Anasol/M koalisyonunda, çıtını çıkarmadan imza atan Bahçeli’yi unuttuk mu sanıyorlar.

Unutmadık ama affettik

Devlet Bahçeli’ye Gezi tantanasında sergilediği milli duruş için her fırsatta dua ettik. Ülkücü gençleri sokağa salıp provokasyonlara feda etmediği için dua ettik. Hep şunu düşünüyorduk; MHP son tahlilde millidir. Milli!

MHP artık milli değildir, çünkü devletin bakanlıklarına birkaç saatliğine bile olsa PKK’nın çökmesinin yolunu açmış, fırsatını vermiştir.

Neymiş efendim, Anayasanın ilk dört maddesi tartışılmazmış. Başkent, Elazığ yapalım diyen mi oldu? Türk Bayrağını değiştirelim diyen mi oldu. Neyin hesabı, neyin telaşı bu?

Kuru gürültüyle ortaya çıkmış “Türklük elden gidiyor” şaibesinin üzerinden tribünlere oynadılar gözümüzün içine baka baka. Milliyetçi taban bile yutmadı bu ucuz siyasi ayak oyununu. Yutturduk sansınlar ne diyelim. Anasol/M imzaları da soruşturulsun o zaman. 1999 depremi ve yardımlar dosyası yeniden açılsın. “Apo’yu neden asmadınız” diye, görevi kötüye kullanmaktan soruşturma açılsın.

Cumhurbaşkanı Anayasal sınırlarına çekilsinmiş. Şu anda nerede duruyor cumhurbaşkanı? Bu kalıp lafı Bahçeli’ye ezber ettirenin kim olduğunu herkes biliyor. MHP’nin bu ezber şartının gerçek anlamı şu; alıştığımız etliye sütlüye dokunmayan bir yerde dur, baş komutan olma.

O zaman ben de oy veren bir vatandaş olarak diyorum ki, yetkiyi ben verdim siz kim oluyorsunuz da benim verdiğim yetkiyi sorguluyorsunuz! Anayasal sınır adıyla söylediğiniz ezik, süklüm püklüm cumhurbaşkanı, mecliste kulis hesaplarıyla seçilen kişiye denir. Halkın seçtiği cumhurbaşkanı öyle olmaz. Yutturmazsınız.

MHP’nin dolaylı olarak PKK’yı desteklemesinden sonra yeni tablo nasıl şekillenecek?

Cumhurbaşkanı anayasanın 116. maddesine göre Anayasal hükümet kuracak ve bu hükümetle seçime gideceğiz. İçişleri, Adalet ve Ulaştırma bakanlıkları cumhurbaşkanı tarafından atanacak bağımsız bakanlar olacak.

Toplam 28 bakanlık var. Bunlardan üçü bağımsız olacağı için kalan 25 bakanlık meclisteki partiler arasında paylaştırılacak. Anayasaya göre hesap şöyle;

258 milletvekili olan AK Parti 12 bakan, 132 milletvekili olan CHP 7 bakan, 80 milletvekili olan MHP 3 bakan ve 80 milletvekili olan HDP 3 bakan verecek bu muhtemel kabineye. MHP’nin 4 bakan alma ihtimali gerçekleşirse AK Parti 11 bakan verecek.

“Her şeye hayır diyoruz, kenarda durup muhtemel bir krizden sıyrılan parlak muhalifler olarak oyumuzu arttıracağız” diye acayip bir hesapla yürüyen MHP, PKK ya hangi bakanlıkları uygun gördü acaba?