“MHP’nin Arvasi-Fazıl aşısı tutmadı!”

Abone Ol

Siz değerli okurlarımdan gelen yorumları ve mailleri okurken ortak bir noktada, sanki ağız birliği yapmış gibi beni aynı mesele üzerine eleştirmeniz açıkçası hoşuma gitti, sevindim… Ne idi o mesele: “Gençlik kavramını iki siyasal hareket üzerinden (AK Parti ve CHP) incelemem, karşılaştırmam ve yorumlamam”. MHP ve HDP gibi iki uç siyasal görüşün gençliğini yorumlamak ve incelemek takdir edersiniz hayli zor bir iş. Emek ister, bilgi ister, gerçeklik ister ve en önemlisi güncellik ister. Nasip olursa önümüzdeki günlerde Türkiye’nin en kapsamlı gençlik çalışmasını elinize aldığınızda ne demek istediğimi anlayacaksınız. Doğmamış çocuğa don biçmek gibi olacak ama ikinci çalışmamız MHP ve HDP gençliğinin karşılaştırmalı analizi şeklinde olacaktır. İsterseniz yapmış olduğum çalışmalar ışığında biraz MHP’nin gençliğine bir göz atalım.

Öncelikle şunu açık ve net bir şekilde belirtmek gerekir ki MHP’siz veya muhalif MHP’li bir Türkçü nesil yetişiyor. Yirmilerinin ortasındalar ve MHP’nin Seyyid Ahmed Arvasi-Necip Fazıl Kısakürek aşısı tutmadı. Bu iki önemli şahsiyet arasındaki bağlantıyı daha sonra anlatmak üzere bu ikilinin gençlik üzerindeki hedeflerinden bahsetmeliyiz. Necip Fazıl, Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî’nin öğrencisidir ve onu tanıdıktan sonra değişir Kısakürek’in hayatı. MHP ile ortak noktaları ise; Arvasi Hoca Alparslan Türkeş’le Necip Fazıl’ı görüştürür ve aralarında bir gönül köprüsünün kurulmasına öncülük eder. Necip Fazıl, bu dostluk sonucu 1977 seçimlerinde MHP’nin İstanbul’daki mitingine katılarak konuşma yapmıştır. Ve böylelikle yetiştirilmek istenilen Türkçü, Müslüman ve çağdaş neslin temelleri atılır. Seyyid Ahmet Arvasi İslâm’ın meşru çerçevesi içinde Turancı denilecek kadar Türkçü ve milliyetçiydi. O, gençliğe tek reçete olarak da, felsefesini kendisinin oluşturduğu Türk-İslâm Ülküsü’nü görmüştür. Arvasi Hoca bu milletin en büyük özlemini ise; “Yabancılaşmadan çağdaşlaşmak” olarak görmektedir. Türk gençliğine, kendi kökünden kopmadan, kendi kültür ve medeniyetinin değerlerini kaybetmeden, Türkiye Cumhuriyeti’ni “dünyanın bir numaralı devleti” haline getirme ülküsüyle yetiştirilmesinin önemli olduğunu belirtmiştir. Arvasi Hoca tasavvur edilen gençliği tasvir ederken bir yandan öğrencisi üstad Kısakürek de kendisinin tabiriyle Hocasından aldığı nurla birlikte etrafındaki gençleri; tarih, millet ve nefs muhasebeleriyle birlikte “portör-ulvi aşıyı taşıyıcı ve bulaştırıcı” bir aşk kadrosuna katarak mayası tutan yepyeni bir gençlik örmek isteyecektir.

Ama günümüze döndüğümüzde karşımızda yirmilerin ortasında, seküler, ateist, yabancı dil bilen yarı nihilist bir Türkçü nesil var. Yeni nesil Türkçü gençler maalesef bunları hakikatin ta kendisi sanıyor. Müslümanlık, Türkçülük ve çağdaşlık üzerinden tutturulmak istenen mayanın tutmadığını görmekteyiz. Arvasi Hocanın özlemi olan “Yabancılaşmadan çağdaşlaşmak” MHP’de ve Türkiye’deki hemen her siyasal hareket tarafından benimsenememiş ve yetiştirilmek istenilen nesle empoze edilememiştir.