Mezardaki gelin nasıl canlandı?

Abone Ol

Zaman zaman hep duymuşuzdur Anadolu’daki şehir efsanelerini. Bu anlatacağım bir şehir efsanesi değil. Gerçek dedi annem. Ama nerede geçtiğini, ne zaman olduğunu o da bilmiyor…

Zamanın birinde bir köyde oğlunu evlendiren bir anne gelinine zulüm yapmaya başlamış. Sürekli gelinini aşağılar, laf sokarmış. Öyle ki gelinine evde kurulan yemek sofralarında bile rahat vermez, gelin öğünlerden aç kalkarmış.

Kocası bu duruma ses çıkarmazmış. Bir gün kayınvalidesinin evden gittiğini gören gelinin canı yumurta çekmiş. Hemen bir tencereye iki yumurta koyup haşlamış. Kaynana yumurta yemesine bile kızıyormuş. Kaynanaya bak! Böyle kaynanaların olduğunu ben de hep duymuşumdur.

Neyse, yumurtalar haşlanmış ve yumurtaların kabuklarını soymuş ve yemeye başlamış. Birincisini tuzlamış yemiş, tam ikincisini bölecekken kapı gıcırtısı duymuş. Kayınvalidesinin eve girdiğini anlamış. Hemen diğer yumurtayı bütün bir şekilde yutmaya kalkmış. Yumurta gelinin boğazına takılmış ve yemek borusunu tıkamış, oracıkta soluksuz kalmış. Eve gelen kaynana gelinin yerde yattığını görünce çığlığı basmış. Gelin ölmüş. Gelini ikindi vaktine yetiştirmişler ve defnetmişler.

Gelin kocasına yeni evlendiği günlerde bir söz söylemiş. ‘Eğer ben senden önce ölürsem bu boynumdaki kolye ile bine gömün’. Vasiyet tutulmuş ve gelin boynundaki kolye ile gömülmüş. Bu durumu bilen köyün gençleri gelinin boynundaki kolyeyi almak için gece mezarı açmışlar. Gelinin boynundaki kolyeyi almak için kefeni açıp kolyeyi çıkartmaya çalışıyorlarmış. Bu arada içlerinden bir tanesi ‘Kopar!’ diye seslenmiş. Sertçe kolyeyi çekmiş, kolye kopmuş. Bu arada gelinin boğazındaki yumurta aşağıya gitmiş. Gelin gözlerini açınca gençler gelin hortladı deyip bağıra çağıra kaçmışlar.

Gelin kefeniyle mezardan çıkıp köy meydanına gelmiş. Hikayesini bağıra bağıra anlatsa da, gelin hortladı deyip kimse yanına yaklaşmamış. Taaki gün ağarıncaya kadar. Gün ağarınca gelinin eşi yanına gelmiş ve durumu kocasına anlatmış. Sonra durumu öğrenen koca annesine çok kızıp köyden ayrılmış…

Hikaye bu. Hikayeden çıkartacağımız sonuç. Kaynanalara sesleniyorum. Gelinlerinize üvey evlat muamelesi yapmayın. Gelinlerinize kendi kızınız gibi davranın. Bilmediklerini öğretin, ona da kendi çocuğunuz olduğunu hissettirin. Hissettirin ki o da sizi annesi yerine koysun. Anne sıcaklığını hissetsin. Bağırmayın, çağırmayın, aşağılamayın. Yoksa bildiğimiz klasik gelin kaynanana ilişkisi gibi olmasın.

Gün olur devran döner.

Günler çok kısa. Zaman akıp gidiyor.

Bir bakmışsınız gelin de kaynana olmuş. Kaynanalık görmemiş gelin, gelinine kaynanalık yapmaz. En azından yapmamalı.

Allah herkesi sevdikleriyle huzurlu bir bir yaşam sürdürsün.

Huzur ancak sevgi ve saygıyla olur.

Hoşça kalın...