AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan,
“Bu yılsonuna kadar teşkilatlarımızın tamamını güncelleyeceğiz. Yeniden gözden geçireceğiz; çünkü ortada bir metal yorgunluğu var. Bunu aşmamız lazım. Onun için de çok daha dinamik ekiplerle inşallah 2019’a hazırlanmamız gerekiyor’ dedikten sonra hem teşkilatlara hem de milletvekillerine bir ikazda bulundu;
“Yorulan, dava idrakini kaybeden varsa, kenara çekilsin. Yorulanlarla hareket etmek eşyanın tabiatına aykırı.”
Fakat kenara çekilen oldu mu? Tabii ki hayır!
Sadece bir belediye başkanı ve bir il başkanı yeniden aday olmayacağını açıkladı.
Kadir Topbaş’la beraber koskoca ülkede iki metal yorgunu çıktı.
Peki, Cumhurbaşkanı ‘Metal Yorgunluğu’ ile ne anlatmak istedi de bunu kimse anlayamadı?
Buna cevap bulmaya çalışalım…
Bir siyasetçinin dava ve hizmet adamı olmasının önündeki engel olan metal yorgunluğu şöyle başlıyor:
Başlangıçta yani göreve geldikleri andan itibaren herkesin gözü onların üzerinde oluyor.
Çevresindeki yağcı ve yalaka takımı tarafından her halükarda takdir edilerek tehlikeli bir viraja sürükleniyorlar.
Böylece insanların ilgi ve beğenisini kazanmak için kendi şahsiyetlerinden taviz verme dönemi başlamış oluyor.
Yaptıkları her iş ve icraat, her adımları medyanın ilgisini çekmeye, her söyledikleri manşetlere taşınmaya başlıyor; sanal gerçeklik.
Her tavırlarında, her kelamlarında keramet aranır hale getiriliyorlar; kerameti kendinden menkuller tepesi boş değil.
Bu saatten sonra etrafı yağcı ve yalakalar takımı tarafından öyle bir kuşatılıyor ki, başkalarıyla, seçmeniyle yani gerçek kişilerle temas etmeleri engelleniyor.
Ve en büyük tehlike; eleştiriye tahammülsüz hale geliyorlar, eleştirenler lanetleniyor. Eleştiri sahibinin doğruyu söylemiş olabileceği ihtimali üzerinden durulmaz oluyor.
Uzun yıllar koltukta kalanlarda siyaset meslek halini alıyor.
Hatta anadan doğma belediyeciler, siyasetçiler veyahut milletvekilleri zuhur ediyor illerde, ilçelerde…
Liyakatsiz ve çapsız kişilere tevdi edilen vazifelerin neticeleri büyük bir başarıymış gibi görülüyor, gösteriliyor.
Artık kendisi, yakın çevresi ve ailesinden daha kıymetli kimse kalmıyor yeryüzünde.
Şişkin bir enaniyet ile sırça köşklerde dolaşır hale geliyorlar.
Meseleler halletmek yerine bir kısır döngü ile sürekli ileriki gün ve aylara ertelenerek, işlerin Arapsaçına dönmesinin önüne geçilemiyor.
Yapılan işlerin neden ve niçin yapılacağı, hangi faydayı sağlayacağı soruları yerine kes, kopyala, yapıştır anlayışı hakim oluyor her faaliyet ve her icraata.
Böyle olunca da günü kurtarma ve rüzgara göre tavır almalar başlıyor, omurga kayboluyor, kalite göğe yükseliyor.
Artık inisiyatif almak yerine talimat bekler hale geliniyor.
Bir alan körlüğü oluşuyor, iş yapabilme melekeleri kaybolup gidiyor; asıl meseleler yerine teferruatlar, fitne fesatlar, işe göre adam yerine adama göre iş verme dönemi başlıyor.
Sona doğru; hormonlu bir büyüme, bu büyümeyi devam ettirebilmek için ise hortumlama dönemi zuhur ediyor.
İşte böyle oluyor siyasetçinin metal yorgunluğu!