Günümüzde gençlerin kafası karışık durumda. Neyi nasıl yapayım, nerede okuyayım, hangi mesleği seçeyim, gibi düşünceler gençleri strese sokuyor.
Ülke gençliğine baktığınızda “ne yapacaksın, hangi mesleği düşünüyorsun” gibi sorulara cevap veremeyen ciddi sayıda bir kesim var. Buda ileri dönemde seçilen mesleklerde başarısız olmayı, işini sevememe gibi sonuçlar doğuracağı aşikâr.
Bunun temelinde eğitim sistemimiz var. Okul hayatı boyunca çocukluktan gençliğe geçiş sürecinde uzman kişiler tarafından izlenip, yatkın olduğu meslek gruplarına yönlendirilmeleri gerekiyor. Şu an için yapabileceğimiz çok bir şey yok. Eğitimin eksikleri yıllardır konuşuluyor, halen beklenilen seviyelere ulaşmış değiliz. Epey bir sürede beklenilen seviyelere ulaşacağımızı düşünmüyorum. Bu süreç aile, okul, öğrenci ve toplum gibi birbirine bağlı tüm süreçlerin gelişmesine bağlı olarak gelişim gösterir. Bu da çok uzun zaman alacağı aşikâr.
Peki, bu şartlar altında neler yapabiliriz, asıl konumuz bu.
Gençlik hayatın en mühim dönemidir. Bu dönemde verilen kararlar bir ömür boyu yaşanacak hayatı şekillendirir. Bundan dolayı kararlarımızı iyi düşünüp ona göre vermemiz gerekiyor.
Önce kim olduğunuzu tanıyacaksınız, benden ne olur, ne olmaz bunu sürekli sorgulayacaksın. Hangi yemeğe konsam tat veririm, hangi ortamda bunalırım, sıkılırım, nerede huzursuzluk çıkarırım bunları enine boyuna hesaplayacaksınız. İşe kendinizden başlayacaksınız.
İnsanoğlu en zor kendisini tanır. Herkesi tanırsın da kendine yabancı kalır insan. İlk kendini keşfetmekle başlayacaksın işe. Sabrını, sabırsızlıklarını, nefsini, hırslarını, beklentilerini, nefretlerini, arzularını, artılarını, eksilerini belirleyeceksin.
Sonra ise olmak istediğin “seni” geliştireceksin. Eğer matematiği sevmiyorsan sözele dön, onu da sevmiyorsan mesleğe yönel, şiir yazamıyorsan şarkı yaz, oda olmuyorsa hikâye yaz, odamı olmadı mezar taşına isim yaz ama illa bir şey yaz. Yazmak insanın kendisinin ortaya çıkmasıdır, ne olduğunu yazdıkça görmeye başlarsın, kendini limonu sıkar gibi sıkacaksın, ne kadar su çıkıyor göreceksin. Önce dıştan içe, sonra içten dışa yansımalarını ortaya çıkaracaksın.
Meslek seçiminde kişinin kendisini mutlaka tanıması gerekiyor. Bu süreçte her gün en az 10 dakika sessiz bir ortamda düşünmek ve kendinle bol bol yalnız kalmak gerekiyor. Ben ne istediğimi biliyorum demek öyle kolay bir sonuç değildir, bunu test etmiş olmak gerekiyor. Polis mi olmak istiyorsun, çevrende bir polisten rica et, bir gün onun yanında vakit geçir, o mesleği bizzat görerek, hissederek tanı. Doktor mu olmak istiyorsun, hastanelerle aranı iyi tut, güvenlik görevlisi mi olmak istiyorsun; geceleri uykusuz kalmayı sevebilecek misin bunları dene. Ama mutlaka dene, ne istediğini hangi kapının anahtarı olabileceğini fark et.
Kendi artılarını ve eksilerini belirledikten sonra, seni mutlu edecek şeylere kafa yormaya başla. Uçmak mı istiyorsun uçmaya çalış, uçamadınsa uçanların yanında onların yardımcısı ol. Koşmak mı seni mutlu ediyor, koşmaya çalış. Seçtiğin mesleğin adının ne olduğunun bir önemi yok, dünyada her meslek ile zirvelere çıkan insanlar vardır. Yeter ki sen işini severek, adam gibi yap.
Araştırma yönünü geliştir, sosyal medya ile aranı soğut, elektronik eşyaları sadece “ihtiyaç“ için kullan, kölesi olma.
Ve okumayı sev, kafanda kurguladığın mesleklerle alakalı bol bol oku. Kabın içerisinde ne varsa dışına o sızar. Kabını iyi doldur!
Bir mesleği seçerken çok para kazanırım mantığı ile seçersen, yarın çok para kazanan ama mutsuz bir insan olarak yaşamaya mecbur olursun. Unutma para sadece geçici hazlar verir insana ama asıl mutluluk içten bir kavramdır. Ondan mutlu olacağın işi seç, aşkla şevkle yapabilesin işini.
Dene kendini, toprağa dokun, ağaca dokun, bilgisayara dokun, kurguladığın bütün mesleklerle alakalı işlere bizzat dokun. Mutlaka o mesleği yapan en az 3 kişi ile konuş. Sen doktor olmak istiyorsan, kumaşında doktorluk varsa, asla 1-2 doktorun “bu iş yapılmaz” söylemlerine de yenik düşme, onların bu meslek için uygun insanlar olup olmadığını bilemezsin. Mesleğini aşkla yapan insanlarla konuş ki, referansın doğru olsun.
İçine yönel, kendi haritanı çıkar. Sonra başla yolculuğuna.
Yol senindir…