Büyük Şeytan’ın Kudüs hakkındaki hukuksuz ve aşağılık kararı karşısında dünyanın takındığı tavır, on yıllar sonra insanlık adına alkışlanacak en ‘değerli’ kazanım olarak tarihteki yerini alacak.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 9’a karşı 128 oyla kabul edilen Kudüs kararının ardında hiç şüphesiz Türkiye’nin, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya koyduğu kararlılık ve ‘sahiplenme’ büyük etken oldu.
Kim ne derse desin, bu böyle oldu!
Bu sonuçla Cumhuriyet döneminden beri ilk kez bu kadar önemli ve heyecan verici bir netice alınmış olmasının herhangi bir futbol takımının Avrupa takımı karşısında aldıkları bir maç kadar heyecan uyandırmamasına aldırmadan…
Kimseden takdir ve teşekkür beklemeden…
Sadece ve sadece Allah rızası için bu dar zamanlarda ümmete ilaç gibi geldiğini belirtmek isterim.
Ve bir şey daha…
Kazandığı büyük zaferleri bugüne kadar masada kaybetmeye alışmış Türkiye için bu karar bir dirilme, bir milat, bir özgüven tazelenmesidir.
Allah, Müslüman’ın ‘En uzak noktadaki mescidini yani Mescid-i Aksa (Beytü’l Makdis)’ya…
Yani Kudüs’e…
Yani mazlum Filistin’e…
Gözyaşı coğrafyalarının umudu olan Türkiye’yi vesile kılarak merhamet etti.
Ve ‘mübarek evi’ni korudu, çok şükür…
Mescid-i Aksa’yı siyonizm azgınlığından, Mescid-i Haram’ı, Kâbe’yi ve daha birçok mübarek mekânı ise bağrından Peygamber çıkardığını unutmuş şaşkın ve ruhunu üç-beş dolara satmışların ihanetinden yine Allah koruyacak.
Çünkü:
“Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Şüphesiz bu, Rabbinden olan bir haktır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.” (Bakara suresi-149. Ayet)
Çünkü:
“Kulu Muhammed’i bir gece Mescid-i Haram’dan yola çıkararak, kendisine bazı mucizelerimizi gösterelim diye, çevresini kutsal kıldığımız Mescid-i Aksa’ya ulaştıran Allah, her türlü noksanlıktan uzaktır. O her şeyi işiten ve her şeyi görendir.” (İsra suresi-1. Ayet)
Çünkü:
“Onlar, Mescid-i Haram’dan (insanları) alıkoyarlarken ve onun (gerçek ve layık) koruyucuları değilken Allah, ne diye onları azaplandırmasın? Onun (asıl) koruyucuları yalnızca korkup sakınanlardır. Ancak onların çoğu bilmezler.” (Enfal suresi-34. Ayet)
Çünkü:
“Yolculuk ancak şu üç Mescitten birisine ibadet için olur. Benim şu Mescidime, Mescid-i Haram’a ve Mescid-i Aksa’ya…” (Tirmizi, Salat 126)
Çünkü:
“Allah, Ariş ile Fırat arasını mübarek bereketli kılmış ve özellikle Filistin’i mukaddes kılmıştır.” (Müslim, İman, 282)
Şimdi, Allah…
Artık sadece Müslümanlara değil, yeryüzündeki bütün insanların boynuna Mescid-i Aksa emanetini yüklemiştir.
Vesselam…
FAHREDDİN PAŞA’NIN İKİ ELİ YAKANIZDA…
Bazı Arap ülkeleri ilkelerini ve değerlerini Büyük Şeytan’ın kirli emellerine peşkeş çekerken…
Nasıl oluyor da kendi gerçekliğinden…
Tarihi ve kutsal sorumluluğundan…
Ahlakından, kendine emanet edilenlerden habersiz ‘gibi’ davranabiliyor.
Daha birkaç hafta önce Kudüs tokadını yemiş olmanın utancıyla yerin dibine batması gerekirken…
Ruhunu teslim ettiği Batı’nın süfli paçavralarına nasıl oluyor da milyarlarca dolar verebiliyor?
Neden hiç kimse…
“Bize ne oluyor?” diye sorgulamıyor, sorgulayamıyor…
Nasıl oluyor da Allah’ın ve Son Peygamberi’nin (sav) Kudüs hakkındaki emir, tavsiye, müjde ve işaretlerini içeren ayet ve hadislerine sırtlarını çevirebiliyorlar!
Yoksa kıyamet mi koptu?
Lawrance’lara bile şapka çıkartacak ahmaklık ve alçaklıkla kendilerini sömürge olmaktan kurtaran Medine Müdafii Fahreddin Paşa’ya nasıl dil uzatabiliyorlar?
Fahreddin Paşa’nın Medine’yi 2 yıl 7 ay boyunca kahramanca savunan bir komutan olduğunu…
30 Ekim 1918’de Osmanlı cepheleri tek tek çökmüş olmasına rağmen merkezden gelen bütün emirleri hiçe sayarak Peygamber Efendimizin şehrine ve kabrine sahip çıktığını…
Tam 72 gün boyunca hiçbir askeri yardım ve iaşe takviyesi olmadan askerleri ile direnişi sürdürdüğünü…
“Medine’ye İngiliz sömürge ordusu ve onların piyonu çöl Arapları girmesin diye” canını ortaya koyduğunu en iyi bilmesi gerekenlerin bu aymazlığını ‘politik bir tavır’ diye geçiştirmek vicdansızlıktır.
Nokta kadar uyduruk aşiret devleti Birleşik Arap Emirlikleri’nin mutant kılıklı dışişleri bakan müsveddesine…
Neden hiçbir akıl, vicdan ve minnet sahibi ‘yuh’ bile diyemiyor!
Yahu bu kadar mı alçaldınız!
Yahu bu kadar mı şaşırdınız!
Yahu bu kadar mı can atıyorsunuz insanlıktan ve imandan çıkmaya!
Yazıklar olsun!
Veyl olsun!..
İYİ KİTAPLAR İYİ GELİR İNSANA…
İki güzel insan, iki güzel dost, iki güzel hemşehri: Dursun Ali Sazkaya ve Aydın Hız…
İki dikkat çekici kitapla çıktılar okurlarının karşısına…
Dursun Ali Sazkaya, ilk eserleri olmasına rağmen “Farzet ki Dönemedim” ve “Geceleyin Bir Yolcu” ile ustalık işi bir çıkış yakalamıştı zaten.
“Petersburg’da Ölüm” ile aynı çizgisini, hüzün atlaslarında sürdürdüğü yolculuğunu sürdürüyor.
Sürgünlüğün derin trajedisini yaşayanların, gidip de dönemeyenlerin ve boşu boşuna bekleyenlerin, karşılıksız aşkların yerel motiflerle bezenerek, neredeyse bir hüzün resmigeçidi gibi sunulduğu öyküler, yeni bir damar/ yeni bir yol olarak kayıt düşülecek edebiyat tarihine…
Eser, Okur Kitaplığı’ndan çıktı…
Sazkaya gibi ‘muallim’ olan Aydın Hız ise ‘dehşetengiz’ bir Hallac-ı Mansur romanıyla, “Aşk Kapını Ben Geldim”le heyecanlı bir okuma vaat ediyor okuyucusuna.
“Dili ile yüreği arasına perde koymayan” Hallac-ı Mansur, daha önce de birçok kitabın öznesi oldu. Sırrı, aşkı ve ruhuyla Basra ve Bağdat’tan başlayıp Semerkand ve Hindistan’a uzayan hayat yolculuğunu etkileyici bir üslupla sunuyor.
Belgesel niteliğinde biyografik bir roman okumak isteyenler için tavsiye ediyorum.
Kitap, Timaş Yayınları etiketini taşıyor.
TRUMP’TAN VE İSRAİL’DEN KURTULACAĞIZ
“Trump’ın İsrail-Filistin tarihine dair bir fikir veya bilgi sahibi olmadığını düşünüyorum. Bu kararın ne kadar tehlikeli olduğunun farkında bile değil. Sonuçlarının ne olacağı konusunda da bilgisiz ve cahil. Şuna inanıyorum siz de inanın; en nihayetinde, gelecekte Trump ve İsrail’den kurtulmuş olacağız. En azından biz şunu çok net görebiliyoruz ki, bu olayla birlikte ABD artık dünyanın geleceği için belirleyici bir güç olmayacaktır. Çünkü (ABD) bu kararla bozuk giden dünya düzenine bir bomba daha koydu…” Prof. Ilan Pappe (İsrailli tarihçi)