Rezerv paralarla ilgili köşemde yazdığım yazılarda altının giderek daha stratejik bir önem kazanacağını ve küresel rezerv paranın değişim eşiğine geldiğindeyse en önemli varlık hâline geleceğini ifade etmeye çalışmıştım.
Aşağıda paylaşacağım verilerden, 2 Ocak itibarıyla birçok dünya ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de testleri başarı ile tamamlanan ve kısa zamanda hayatımıza girmeye hazırlanan, birkaç yazımda sizlere tanıtmaya çalıştığım CBDC / Merkez Bankası Dijital Paraları yoluyla değiştirilecek olan yeni küresel para sistemi ve dolayısıyla yeni rezerv para olgusu kapsamında altının ne kadar kritik bir öneme sahip olduğu anlaşılacaktır.
Doların rezerv para olmaktan çıkacağı ve altının tüm dijital paralar için rezerv varlık kabul edileceği bir düzene hızla ilerliyoruz. İş böyle olunca da ülkeler için altın rezervlerinin önemi hızla artıyor.
Tek sebep bu değil tabii ki. Evet, küresel para sistemi değişecek fakat böyle bir değişimin savaşsız gerçekleşmesinin tarihte görülmüş bir örneği yok. Rusya-Ukrayna Savaşı ile başlayıp Çin-Tayvan-ABD, Hindistan-Çin ve Türkiye-Yunanistan gerginliğine, oradan da İran coğrafyasının merkezine kadar uzanan olaylar dünyayı adeta düdüklü bir tencere gibi kaynatıyor.
Dünya siyaseti sıkıştığında ve savaşa giden yollar döşenmeye başladığında ülkelerin yönetici aklı iki dünya savaşında da kâğıt paraların başına neler geldiğini çok iyi bildiklerinden gerek savaş ihtimali gerekse (savaşlı ya da savaşsız) sürdürülmesi mümkün olmayan doların hâkim rezerv para olduğu sistemin bozulması ihtimalinden ötürü insanlık tarihinin en kıymetli varlığına, en güçlü paraya yönelmeye başladılar. Yani altına…
Dünya Altın Konseyi’nin kasım sonu verilerine baktığımızda 2022 yılında ülkelerin merkez bankalarının 1967 yılından bu yana en büyük altın talebini ortaya koyduklarını görüyoruz.
Sadece kasım ayında dünya genelinde merkez bankalarınca 50 tonluk net altın satın alımı meydana gelmiş durumda.
3 yıldan uzun bir süre altın alımı yapmayan Çin Merkez Bankası bile kasım ayında harekete geçti. Kasımda 32 tondan fazla alım yapan Çin Merkez Bankası, aralık ayında da 30 ton alım gerçekleştirdi.
Peki, 2022'nin ilk 11 ayında tüm merkez bankaları arasında altın alımında şampiyon kim oldu dersiniz?
Cevap şaşırtıcı. Açık ara şampiyon biziz. TCMB 2022 Ocak-Kasım döneminde 122,8 ton net altın alımıyla tüm dünya merkez bankalarını solladı. Türkiye’yi 35,1 tonla Özbekistan ve 33,9 tonla Irak takip etti
Yine Dünya Altın Konseyi verilerine göre Türkiye'nin bu alımlardan sonra resmî altın rezervleri 517 tona ulaşmış durumda. Böylece, dünyanın 12. büyük altın rezervine sahip olmuş durumdayız.
Yukarıdaki verilerden anladıklarımı paylaşacak olursam;
- Dünya genelinde yükselen tansiyon ve ekonomik sıkıntılar ülke yönetimlerini küresel ya da bölgesel bir savaş ihtimali dahilinde rahatsız ediyor ve olası bir savaşa dahil olunsun olmasın altın rezervine sahip olmanın süreç açısından son derece önemli olduğu kanaatinde olduklarını gösteriyor.,
- Merkez bankalarının, herhangi bir savaş olmasa dahi, dünyanın bir numaralı ekonomisi olma sıfatını hızla Çin’e kaptırma sürecine giren ABD’nin uzun yıllar G7 üzerinden bastırmasına rağmen dünyanın fabrikasına dönüşen Çin’de Yuan’ı gerektiği ölçüde revalüasyon sürecine sokturmayı başaramamalarından sebep yaşanan sıkıntılara, dolar basıp dünya genelinde enflasyon oluşturmayı umursamadan elinde trilyonlarca dolarlık varlık bulunduran Çin’e zarar verme çabasının bir işe yaramamasının yanında sürecin ABD’ye yara veren krizlere ve sonuç itibarıyla kendisini vuran bir enflasyon girdabına dönüşmesinden ötürü artık doların rezerv para olma hükmünü hızla kaybetmesi gerçeği merkezinde yıkılmak üzere olan bir sistemin altında kalmamak için altına yönelmeyi doğru buldukları ve bu kanaatlerinin 2022 yılında, özellikle de son çeyrekte büyük bir ciddiyet kazandığını anlıyoruz.
Tüm bunların ışığında, dünyanın hızla yeni bir para sistemine yöneldiğini, CBDC’lerin başat aktör olacakları bir sistemin kurulmak üzere olduğunu, doların küresel rezerv bir paradan dijital formuyla önemi azalan ve kısmen küresel hatta belki de en fazla bölgesel bir değere dönüşeceğini, Türkiye’nin tüm bu değişim ve olası savaş sürecinin farkında olduğunu, başta savunma ve enerji alanları olmak üzere buna göre hazırlık yaptığını, sürecin hızla evrilmeye başladığının bilincinde olduğundan da diğer merkez bankaları gibi, hatta onlardan çok daha güçlü bir farkındalıkla gerçekleşmesi muhtemel tüm senaryolara karşı insanlığın en güçlü parasına, altına yöneldiğini söylemek mümkün…