Memoli’nin yavuklusu tanımını kullandım ama, aslında bu örnek figürle toplumdaki spesifik bir tabakaya, bu tabaka üzerinden belli meselelere değinmektir niyetim…
Mesele, zamanında epey izlenmiş polisiye-romantik bir milenyum dizisinin, ülke çıkarlarına tamamen zıt propagandalarla gündemde kalmaya çalışan başrol oyuncusu yahut oyuncuları değil…
Mesele, hadsizce girişilmiş bir sanat-entelektüel iddiası…
Mesele, tıpkı ‘‘kral çıplak’’ hikayesindeki gibi; çıplak olmadığına kendini inandırmış üryan zihinlerin, pahalı ve yalnız akıl erbabının görebileceği bir fikir kürkü kuşandıkları zannıyla, böbürlene böbürlene halka caka satması…
Mesele, kamera soytarılığı yapıp öz bedenini pazarlayarak lüks bir hayat yaşayan, fakat kendini üstün bir sanat icra ettiğine inandıran ve insanlardan bu nispette hürmet bekleyen popüler kültür ‘‘ürün’’leri…
Mesele, Yeşilçam’dan tutun bugünkü modern Türk sineması dahil olmak üzere, halk üzerinden ekmek yiyip, halka zulmedenlerin piyonluğunu yapanlar…
Mesele, Türkiye’de olmayan somut bir toplum hiyerarşisini, sınıf ayrımını; sanki varmış gibi insanların zihnine işleyip Anadolu kültürüne, birliğine, ahlâk ve telâkkisine sanat adı altında tecavüz edenler… Bu emele hizmet eden filmler, diziler, oyuncular, yönetmenler…
Mesele, ahlâksızlığı, namussuzluğu, ırz düşmanlığını özenilecek bir çağdaşlık keyfiyeti olarak gören ve gösterenler…
Genelden güncele kayalım, biraz da müşahhas gidelim:
Mesele; Türkiye’yi, Türkiye halkının güvenliğini sağlamak için şevkle şehadete koşan Mehmetçik’i, Türkiye’nin bugününü ve geleceğini yıkmak suretiyle Türkiye sosyo-politikası üzerine salınan suni depremleri değil de, Alaska’daki depremi dert edinenler…
Mesele, Gezi olayları zamanında derdi ağaç olmayan medya kuklaları…
Mesele, 15 Temmuz’da durumun gidişatına tâbi olarak mecburen devletçilik, milletçilik oynayanlar… Hatta daha ileri gidip, bu tarihî ihanete, bu tarihî katliama ısrarla ‘‘tiyatro’’ muamelesi çekenler…
Mesele, sözde adalet yürüyüşlerinde terör örgütü üyeleriyle/sempatizanlarıyla kol kola yürüyenler…
Mesele, devlet sırlarını üzerine bin bir yalan inşa ederek ifşa eden vatan hainlerine, gazeteci kılıfı geçirip vahşice savunanlar…
Mesele;zalim Esed’i, onun silahlı kölelerini ve Esed’in tasmasını elinde tutan emperyalist işgalcileri sahiplenip, zulme uğrayanları, türlü işkencelerle öldürülen masum insanları terörist olmakla yaftalayanlar…
Mesele; YPG/PKK’nın korkak, kalleş, bebek katili milislerine Kürt direnişçiler deyip, ÖSO’ya kafa kesen terörist ordusu gözüyle bakanlar…
Mesele, samimiyetsiz barış söylemleriyle, Fırat’ın, Afrin’in değil; Kandil’deki şerefsizlerin şerefini kollayanlar…
Mesele, yerine göre Amerikan uşağı, duruma göre Avrupa yancısı, olaya göre Moskof yalakası olup bir türlü Türkiyeli olamayanlar…
Mesele; şahsiyetsizliği, ukalâlığı, satılmışlığı, korkaklığı kemalizm ile perdeleyenler…
Mesele… Mesele ganî. Hıyanetin saklanacak deliği, bürünecek kamuflajı çok. Burada bitirelim.
Kelâmın hâsılı…
Memoli’nin yavuklusu biçiminde tanımlayıp, tektipleştirdiğimiz; tüm bu meselelerin baş mümessilleri, bizim için bir iç tehdit değil, dış tehdittir. Ve hepsi, bu acı gerçeğe göre muamele görmelidir!