“Erdoğan Türkiye’nin önünü tıkadı, memleketin önünü açmak için Erdoğan’a dur demek lazım” diyenlerin, aslında tam olarak ne demek istediklerine iyi bakmak lazım.
Çünkü bu ve buna benzer şeyler söyleyenlerin Erdoğan şıkkını çıkartırsak, aslında oy verebilecekleri makul bir adayları da yok.
Bunun farkında olarak bazen ‘Tamam’ gibi yavan, bazen de tamamı içinde dört başı mamur bir çare ve çözüm ihtiva etmeyen sloganlara sarılıyorlar.
Aslında onlar da yani muhalefet de dâhil herkes biliyor ki, Erdoğan Türkiye’nin tıkanmış damarlarını açtı, hem ekonomik, hem siyasi ve hem de coğrafi olarak daracık bir alana sıkıştırılmaya çalışılan Türk milletine, hafızasını tazeleyerek dünyanın dört bir yanında yeniden at koşturabilme cesareti verdi.
Şimdi bu cesaretin nelere mal olabileceğini çok iyi bilen güçler tarafından ‘projelendirilen’ seçim kampanyalarının malzemelerini kullananlar doğrusu şu ki; Erdoğan’ın değil Türkiye’nin önünü tıkayabilmek için her çareyi deniyorlar.
Hatırlayın, ne olduysa, Erdoğan’ın “Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt devletinin kurulmasına müsaade etmeyeceğiz” demesinden sonra oldu.
Amerika ve ABD ile iyi giden ilişkiler birden tepetaklak oldu.
YPG diye bir örgüt türetildi; bir yandan Esed’in kendi halkına karşı uyguladığı imha savaşıyla ve DAEŞ ile mücadele eden Türkiye’nin önüne blokaj olarak yeni bir güç yığdılar.
ABD’nin 5 bin TIR ile tahkim ettiği bu gücü Elhamdülillah Türk ordusu sınır ötesi harekâtlar ile bertaraf etti.
Şimdi nihayet içeride terörden, bombalardan arındırılmış günlere gelindi.
Bakın yalana; buna Türkiye’nin önünü tıkamak diyorlar.
Ülkenin önünü açmak demek onlar için; miting alanlarının kan pazarı haline getirilmesi, maç çıkışlarında polislere bomba yüklü kamyonla saldırılması, ünlü caddelerin ve turistik bölgelerin bombalanması demek…
Sonra da turistlere “Türkiye’ye gelmeyin” fısıldaması…
Gaflet, dalalet, ihanet…
‘Sınır ötesi operasyonlar neden yapılıyor?’ diye soruyorlar…
Maliyeti fazlaymış falanmış, filanmış…
Arkadaş böyle soru mu olur; iç güvenlikten, dış huzura kadar şu an bu operasyonların sonuçlarının üzerinde oturuyorsun, böyle rahatsın, farkında değilsin…
Ezbere konuşuyorlar.
Konuşuyorlar, bir işe yaramayınca, bütün alt ve üst akıllar bir araya gelerek yeni yeni saldırılar, yeni yeni ‘algı’ operasyonlarının teoriği üzerinde çalışıyorlar…
Şimdi yeni bir tanesini pratiğe geçirdiler;
Türkiye’yi ekonomik olarak diz çöktürmeye uğraşıyorlar…
Hedef Türkiye mi, Erdoğan mı netleşmeye başladı.
Hedef Türkiye, Türkiye’nin güçlenmesi…
Bu hedefi bugün Erdoğan gerçekleştiriyor, dün Erbakan, Özal, Menderes gerçekleştiriyordu.
Hepsi de bu yüzden hedefteydi…
Şuna inanıyorum;
Türkiye’nin önünü açmak isteyenler İnce’den ve Akşener’den daha makul bir aday bulamadıkları için sandık başında oylarını zarfa koyarken bir daha düşünecekler ve bu oyunları hatırlayarak,
Memleketi kime teslim edeceklerini bir daha düşünecekler ve Türkiye için en iyisini yapacaklar…