Her geldiğimde olduğu gibi yine, peygamberler ve sahabeler şehri Diyarbakır’ın karpuzla anılmasına kahrederek dolaşıyorum.
Tahmin edebileceğiniz gibi kime selam verdiysem; referandumu ve yeni sistemi konuştuk.
Bahçeli’nin “Evet” tarafında olması ilk zamanlar bir tepkiye sebep olmuş ve PKK tarafı bunu bir fırsat bilerek bu yönde propaganda yapmış. Diyarbakır esnafından Kadir Bey durumu şöyle izah etti bana: “Allah biliyor, bu benim aklıma gelmemişti. Sonra Abdülkadir Selvi yazdı. Kürtler, ‘Bahçeli’den dolayı kızabilir’ dedi. Ben o yazıyı okuyunca ayıldım.”
Bir süre sonra Devlet Bahçeli’nin, “Kürt kökenli kardeşlerimiz, Türk milletinin asli, eşit ve onurlu fertleridir. Onlarsız gelecek hayallerimizin bir anlamı yoktur. Türk-Kürt arasında nifak sokan casustur, şerefsizdir, zalimlerin kuklası zulmün oyuncağıdır. Kandil’den gelen mesajları servis edenler, MHP’ye ‘Kürt karşıtı’ elbisesi giydirenler günahkârdır” açıklaması buralarda yüreklere su serpmiş. Hatta Abdülkadir Selvi’nin dillendirdiği acayipliğin üzerine Bahçeli’nin açıklaması sadece bu günübirlik fitneyi değil, kadim fitneyi bile toparlamış…
Yeni sistemin en büyük faydalarından birinin ipucu olarak paylaştığım bu olay gösteriyor ki; artık herkes kamuoyuyla uzlaşmak ve makul olup memleketten yana tavır almak zorunda. Yeni sistem bütün aşırılıkları ve marjinal angajmanların hepsini tek tek törpüleyecek ve siyaseti mutedil bir zeminde tutacak…