Mekânı marka yapmanın altın kuralı

Abone Ol

Yeme içme sektörü önemli bir sektör, önemli olduğu kadar da kırılgan. Enflasyon etkileri, işletme sıkıntıları, mali yönetim yetersizliği, vizyonsuzluk gibi etkenler bu kırılganlığı tetikliyor.

Böylesi bir ortamda mekân nasıl ayakta kalabilir, iyi bir marka oluşturmak için nelere dikkat etmek gerekiyor?

İşte cevabı…

Bugün restoran ve lokantaların marka olma sürecinde faydalanabilecekleri başlıklara mercek tutmaya çalışacağım.

İşletmenizi büyütmek istiyorsanız, rehber niteliğindeki bu tavsiyelere dikkat kesilmelisiniz.

Marka yolculuğunda ilk durak müşteri memnuniyetidir. Yeme içme sektöründe büyümek, marka olmak istiyorsanız en önemli ortağınıza; müşterilerinize dikkat etmek zorundasınız. Peki, müşteri memnuniyetini nasıl sağlayabilirsiniz?

İlk sıraya lezzeti yazmak haksızlık olmaz. Lezzetli ürünler yapacaksınız. Eliniz yanılabilir; gözünüz, diliniz kulağınız yanılabilir. Ancak mideniz asla yanılmaz; iyi ve leziz ürün konusunda damağınız en büyük rehberiniz olacaktır. Damağınız yanılmaz! Şartlar ne olursa olsun lezzetinizden asla taviz vermemelisiniz.

Lezzetli ürünler sunmakla birlikte mekânınıza gelen misafir/müşteri mutlu olmak ister. Misafirlerinizi mutlu edecek ortam sağlamalısınız. İnsanların bulundukları mekânlarla ilgili bir hatıra sakladığı gerçeği hiç aklınızdan çıkmamalı. İşletmenizin görsel şıklığı ve rahatlığı için kesenin ağzını açmaktan çekinmeyin. Aynı şekilde ürünlerin sunum ve tanıtımı için de en kaliteli şartlarda hizmet almalısınız.

Ürünleriniz hem mideye, hem damağa, hem de göze hitap etmeli; tadım yapmadan önce iyi bir masa mühendisliğiyle müşterilerinizin gözünü doyurmalısınız. Bunun için sunum yapılan malzemeler, porsiyon miktarı, sunum şekli belirleyici olmaktadır.

Başarı yolculuğunun en önemli başlıklarından birisi de çalışmak; hatta çok çalışmaktır. İşletmeyi marka yapmak, sağlıklı bir şekilde büyütmek emek ister, fedakârlık ister, çalışmak ister, ister de ister… Tıpkı yeni doğmuş bir bebek gibi onunla ilgilenmelisiniz…

Ucuz eleman, ekonomik ekip tuzağına düşerek işletmenizdeki hizmet kalitesini düşürmeyin. Hem insani hem de mesleki anlamda kaliteli insanları ekibinizde bulundurun. Bu bir külfet değildir; böylesi bir maliyetin kat kat fazlasını müşterileriniz size ödül olarak geri ödeyecektir.

Gelir gider dengesini bir pusula gibi kullanın. Giderlerinizi kontrol altına alın; her önemsiz görülen fuzuli bir harcama yanına bir diğer önemsiz harcamayı alarak sizin batış sürecinizi başlatabilir. Damlaya damlaya göl olur gerçeğini aklınızdan çıkarmayın. Gereksiz harcamaları üç yıl, beş yıl gibi vadelerde değerlendirdiğiniz zaman kaç tane elemanınızın maaş ödemesini kurtarabileceğinizi unutmayın. Böylesi bir durumda tasarruf ve ölçülü harcama size hayat öpücüğü olacak, işletmenize can suyu verecektir.

Mekânınızda hijyen kuralları olmazsa olmaz bir kural olarak uygulanmalı. İşletmenize gelen bir müşteri/misafir masanıza bakarak mutfağınızı hayal eder. İyi temizlenmemiş bir masa, iz ve kalıntı bulunan bir çatal-kaşık insanların sizden kaçacağı anlamına gelir. Ne kadar lezzetli olursa olsun, bir yemeği kirli bir kaşıkla veya çatalla tüketmek hangimizin kabulleneceği bir eylemdir? Özetle, “hijyen lezzeti döver” kuralından yola çıkarak mekânınızdaki hijyen kurallarını tavizsiz uygulamak zorundasınız.

Tabii olarak işin mali tarafını göz ardı edemezsiniz; satış raporları, müşteri sayısı, maliyetler vb. raporları sıkı denetim altında tutmalısınız.

Çok kaliteli, eşsiz lezzete sahip ürünler üretebilirsiniz ancak bu, bir yere kadar sizi taşıyabilecektir. İşin pazarlama ayağı eksik kalırsa yolculuğunuz uzun soluklu olamayacaktır. Her ne olursa olsun ürettiğiniz ürünü başarılı bir şekilde pazarlayabilmelisiniz. Bunun için iyi garsonlarınız olmalı. Nazik, temiz, bilgili, müşteri şikâyet ve beklentilerine önem veren garsonlar sizin pazarlamacılarınızdır. Onları satış ve pazarlama konusunda teşvik edin, memnun kalmalarını sağlayın ama bir şartla; “azı karar, ortası yarar, çoğu zarar” prensibini asla aklınızdan çıkarmayın. Fazla satış için garsonlarınıza aşırı yüklenmeyin, zira müşterilerinizde memnuniyetsizlik başlar ve kısa zamanda işletmeniz kan kaybeder duruma gelir.

Hem çalışanlarınızın hem de müşterilerinizin işletmenize/markanıza sadakati sizin başarı yolculuğunuzla direkt ilgili bir konudur. Bu anlamda hiçbir yatırımdan kaçınmayın.

Özetle; müşterinin/misafirin mekânınızdan memnun ve mutlu ayrılmasını istiyorsanız ona kendisini değerli hissettirmelisiniz.