Medeniyetlerin kanserli dokuları: Modern şehirler

Abone Ol

“Ne kadar gezinsem de şehrin tırnaklarında

ölümüm bir bebeğin zarif parmaklarında”

Kanserli hücreleri diğer normal hücrelerden ayıran en önemli özellik anormal bölünme/ büyüme yetenekleridir. Kanserli hücreler bölünür, kanserli dokular hızla büyürler. Bölünme ve büyüme vücudun ölümüyle son bulur. Modern şehir: bir kara delik gibi içine çektiği cisimlerle büyüyen, büyükçe kendi anaforuna kendini çekme tehlikesiyle yüz yüze gelen bir yapılaşmadır. Çünkü kanserli bir dokudur modern şehir.

Ünlü eserinde Platon, adaletin kaynağını onu doğuran ihtiyaçlarda/ mekânlarda arar ve adaletin iyi ya da kötü olduğunu tespit için kurgusal olarak bir şehir inşa eder. Çünkü şehir, adaletin varlık sebebi olan birlikte yaşamın/ yekdiğerine ihtiyaç duymanın mekânıdır. Böyle bir şehir inşasına başlanılınca bir süre sonra şehrin temel ihtiyaçlardan güvenliğe, sosyal ihtiyaçlardan lükse doğru sıralanan ve sonu gelmez bir büyüme iştahına sahip olduğu görülür. Modern şehirler ise ihtiyaçtan fazlasına duyulan istek ve yetinmezliğin, israfın iflah olmaz anıtıdır: Kanserli dokular gibi.

Gökyüzünden bakılıp modern kentlerin ısı haritası çıkarıldığında, şehrin bulunduğu bölgede, civarına göre daha fazla bir ısı yaydığı görülecektir. Mesela boş arazilere yağan kar haftalarca olduğu yerde kalırken, evlerin çatılarına yağan kar derhal buhar olup uçmaktadır. Çünkü şehir sürekli enerji harcamakta, harcanan enerji sonucu çevresine ısı yaymaktadır. Hastalıklı uzuvlarımızın bedende oluşturduğu ısı ile şehrin ısınması benzerlik gösterir. Bu yoğun enerji tüketimi aynı yoğunlukta kaynak harcaması ile ve çoğunlukla kaynak israfı ile olmakta. Paylaşımda arslan payını alan şehir geriye kalan bölgelerin güdük, çorak ve kıt kanaat imkânlarla baş başa kalmasına neden olur.

Kanser haddini bilmemek sınırları tanımamak, sınır ihlali yapmaktır. Kültür ortamında normal hücreler komşu hücrelere tutunarak hayatlarını sürdürürler. Hücrelerin tutunma/kontak noktalarında (adhezyon) hücrelerde elektronca yoğun bir tabaka oluşur. Bunun neticesinde hücrelerin amipsi uzantılarında yavaşlama ve durma görülür. Buna “kontak inhibisyon” denir. Bu mekanizma ile hücre bölünmesi kontrol altında tutulur. Deneysel olarak normal hücreler kültür ortamında iken kendilerine sağlanan ortam şartları ne kadar uygun/optimum olursa olsun tek tabaka oluşturduktan sonra daha fazla çoğalamazlar. Çünkü bölünmeleri sınırlı sayıda olur. Fakat kanser hücreleri mütemadiyen çoğalarak çok katmanlı düzensiz kitleler teşekkül ettirirler. Bu kanser hücrelerinde kontak inhibisyon kaybı olması sebebi iledir. Modern kentler kendini sınırlayamama hastalığına tutulmuşlardır. Geçmişte 10-15 şehrin yayıldığı alanları günümüzde bir mega şehir kaplayabilmekte ve “daha yok mu” naralarına devam etmektedir. Şehirler medeniyetlerin döl yataklarıdır. Kültürün mücessem halidir. Modern şehir tabii dengenin bir unsuru olmaktan çıkarak bir başka gerçekliğe dönüşmüş ve büyüdükçe yok eden ve kendi yok olmasını hazırlayan bir canavara dönüşmüştür. Kelebekleri çevresine yığan ateş gibi hem cazibesine kapılanları yakıp yok etmekte hem de kendini yakıp yok etmektedir. Küllerinden ne doğacak kim bilir?