Zaman akıp gidiyor.
Akıp giden zaman içerisinde insan anbean dünya hayatının sonuna doğru yaklaşıyor.
Her birimizin bir hayatı, bir dünyası var.
Bir dünya içerisinde farklı farklı dünyalar inşa ediyoruz.
Kendi dünyalarımızda kurduğumuz ilişkilerle yaşamımızı şekillendiriyoruz.
Hayat; geçmişten geleceğe uzanan bir köprü, kimi zaman kısa kimi zaman biraz daha uzun; ama mutlaka sonlu.
Açılan ve kapanan parantezler misali, başı ve sonu belli; her başlangıcı olanın mutlaka bir sonunun olması gibi.
Ne yapıyorsak ne ediyorsak, nasıl yaşıyorsak hepsi bu iki parantez arasında yaşanıyor.
Parantezi açan da biz değiliz, kapayan da.
Parantezi açan ve kapayan İrade'nin o parantez arasına müdahil olmayacağını düşünmek saflık olur.
Bu, insan ister kabul etsin, isterse kafasını kuma soksun, El Hakk olanın hakkıdır da.
Haddizatında insanın faydasına olan da budur.
İnsan bunu ister takdir etsin isterse görmezden gelsin, hakikat değişmez.
Hayatı özgürce ve çılgınca yaşamanın vaaz edildiği bir dünyada insan, özgürlük tavına kendi lehine olandan kolayca vazgeçebiliyor.
Hayatını verme pahasına peynire tav olan fare misali.
Hayat parantezini açmaya kudreti olmayan ne kadar özgür olabilir ki acaba?!
Bugün özgür olduğunu düşünen o kadar çok köle var ki.
Yaşamak, şahit olmak ve şahit kılmaktır; belki de en çok yaşatmaktır.
İnsan yaşadığı müddetçe sevdiklerini hep yaşatmak ister.
Yaşadığı kadar değil yaşattığı kadar yaşar insan.
Çoğu zaman insanların çoğu kendisi için faydalı, yararlı ve iyi olanı tercih etmez.
Bilir ama yapmaz.
Hayat, yaşanmış ve geride kalmış bir zamandan yaşanılacak olan meçhul geleceğe uzanan bir köprüdür.
Bulunduğumuz nokta ise şimdi ve yaşadığımız an.
İnsan hayatını anlar içerisinde yapıp ettikleriyle işler gergef gergef.
Ne yaşanmışı değiştirmek, yaşanmışa müdahale etmek mümkün ne de yaşanacak olanı bilmek, geleceğe hükmetmek.
Yaşanan anlar geçmişe doğru akarken geleceğe doğru da yol almamızı sağlar.
Gelecek meçhuldür; ne zaman gelir, ne kadar gelir, nasıl olur bilinmez.
An; geçmişi geleceğe bağlayan en kısa zaman.
Ölüm anın durması, anın noktalanmasıdır.
Anlar nihayete erer, ömür tükenir ve geride yaşanmış bir hayat bırakılır.
Yarınlar için elde kalacak olan ancak yaşadığımız ana ektiğimiz tohumların meyveleri olacaktır.
Gerisi ise masallardaki gibi bir varmış, bir yokmuş...