Mali ve Bayırbucak arasında haber değeri tartışması

Abone Ol

Bayırbucak Türkmen Dağı bölgesine Rus uçakları ve helikopterleri havadan bombardıman yaparken Suriye sahillerinde demirlemiş Rus savaş gemilerinden de füze saldırıları yapılıyordu. Öte yandan, Irak’tan gelmiş Şii Zülfikar Tugayları bölgenin yakınına konuşlanmış, Hamaney’in emriyle bölgeye girip katliam yapmak için mevzilerin düşmesini bekliyordu. Üç kol halinde mevzilenmiş Hizbullah ve Şebbiha çeteleri de diğer yönlerde Türkmen katliamı yapmak için bombardımanın bitmesini bekliyorlardı. Üç gündür adım adım gelen bu tehlike dün gece zirvesini buldu ve Türkmenler feryat etmeye başladılar. Bir kaç gazetenin birinci sayfasında kenarda köşede yer bulan bu gelişme ana haber bültenleri akışında kendine yer bulamadı.

Sabah oldu ve Mali’den haber geldi. Bir otel basıldı, 170 kişi rehin alındı ve peyder pey bırakılan rehinelerin arasında 7 THY personeli de vardı. Flaş, Flash, Son Dakika vs. yazan ekranlar aniden sözleşmiş gibi Mali haritalarıyla kaplandı. Üstelik evlerinde saklanan Afrika uzmanları teker teker ortaya çıkmaya başladılar. El Murabitun den haberi olmayan, Malinin Kuzeyinde ki silahlı örgütleri tanımayan ve Magrib El Kaidesi kimdir bilmeyen bu Afrika uzmanları bolca konuştular. IŞİD nedir, Boko Haram kimdir ya da Ensareddin nasıl bir örgüttür mesela hiçbir fikri olmayan hatta daha önce adlarını bile duydukları şüpheli olan tuhaf adamlar sırf laf söylemiş olmak için fena halde saçma sapan cümleler kurdular. Önemli değil süreler doldu, havaya suya yazılar yazıldı bitti gitti.

Soru şu; Bayırbucak niye Mali gibi haber olamıyor. Mali neden oldu demiyorum. Düzelterek tekrar sorayım, Bayırbucak da niye Mali kadar haber olamıyor?

Bayırbucak burnumuzun dibinde. Bir şeyler yapmak için hakkımızda var, imkânımız da. Mali uzak. Mali sadece heyecanlı haberdir yani bülten bitince konu biter. Ama Bayırbucak öyle değil. Onlar akraba. Tarihi, sosyolojik, İslami, jeolojik ve biyolojik bağlarımız var. Bütün bu bağlar varken bu haberler yapılırsa ayağa kalkıp bir şeyler yapmamız lazım. İşi gücü bırakmamız lazım yani. Bayırbucak heyecanlı bir Bülten dolgusu olamaz bir çağrı olur. Çünkü siz bu yazıyı okurken Esed güçleri Kızıl Dağı ele geçirmiş olacaklar.

Bayırbucak düşerse ne olur sorusu ciddi can sıkıcı bir soru. Çünkü Esed Türkiye sınırında olan yerleri ya PKK’ya terk ediyor ya da IŞİD’e. İşte bu sebeple de Bayırbucak düşerse ne olur sorusunu sormamamız gerekiyor. Çünkü sınırımızda konuşlanmış nur topu gibi bir IŞİD bölgesi acaba kimlerin hangi masada işlerine yarar bir daha düşünmek lazım. Belki de PKK yerleşir bilemedim şimdi.

Son olarak Mali haberleri on binlerce hatta yüz binlere varan tıklama/reyting alırken Bayırbucak haberleri pek izlenmiyor. Yani biz müşteriler tercih etmediğimiz için bazı haberler kendine yer bulamayabiliyor.

**

 

Hürriyete giderken özgürlüğe çarpıyoruz

Gelişmemiş, olgunlaşmamış, sağlıksız, kendi kişiliklerini tayin edememiş, insan ilişkileri çarpık, agresif, provokatör, kompleksli, tutarsız ve kaypak. Hakaret için kullanılan bu sıfatlar aslında birer hastalık isimleri. Hepsi özgürlüğün sınırsızlık olduğunu zannedenlerin sonunda mutlaka tutulacağı hastalıklar. Bireyin veya toplumun bu tip özürlerinin olabileceği ve tedavi edilebileceği klinik olarak bir gerçektir. Hastalığı tedavi için kimyasal veya terapiye dayalı tedaviler her geçen gün gelişiyor. Devlet denilen tartışmalı kurum yalnızca özgürlüğün tarifini ve inanışını düzenleme görevini başarsa bütün suçları affedilebilir.

Pratik karşılığı olmayan bir özgürlük tarifine inandığımızda, Hayal ile gerçek arasındaki kimyasal sınır ortadan kalkıyor. Algılama, ruhsal ve biyolojik faaliyetlerin uyumlu çalışması bozuluyor. Hatalı protein üretimiyle objesiz algılama var mesela. Yani zihinsel uyaranlar eksik oluyor ve sonunda amaca yönelik organizasyon bozuklukları çıkıyor ortaya. 2. Dünya savaşının ardından bu hastalığı özgürlük olarak anlatmaya başladıkları için esaslı bir devrimi önce özgürlük üzerine yapmalıyız.

**