Bir önceki yazımdan hatırlayacağınız gibi Müslüman bireyin, zaruriyat, haciyat ve tahsiniyat olarak üç kategori altında tasnif edilen beraberinde lüks ve israftan kaçınarak kanaat duygusu çerçevesinde seyretmesi beklenen ihtiyaçları bulunmaktadır. İşte Müslüman bireyin bu ihtiyaçlarını dolaylı/dolaysız olarak karşılayan ve gözle görülen-el ile tutulan her şeyi mal olarak isimlendiriyoruz. Yine bu amaç doğrultusunda gözle görülemeyen ve el ile tutulamayan ancak dolaylı yahut doğrudan bireylerin ihtiyaçlarını karşılayan olguları ise hizmet olarak tarif ediyoruz.
Ayçiçek yağı, buzdolabı, otomobil gibi mallar ile sağlık, ulaşım, eğitim gibi hizmetler arasındaki en önemli fark hizmetlerin üretildiği anda tüketilmeleridir. Daha başka bir deyişle malların tersine hizmetlerin stoklanması ve bundan dolayı mülkiyetlerinin bir diğer bireye devri mümkün değildir. Bundan sonraki yazılarımda “mal” kavramını “mallar ve hizmetler” kavramının yerine kullanacağım.
Malları serbest ve iktisadi mallar olarak iki kategori altında tasnif edebiliyoruz. Hava gibi bireylerin isteklerine göre fazla olan malları serbest mal, bireylerin elde etmek için bir bedel ödemeleri gereken malları ise iktisadi mal olarak adlandırıyoruz.
Malların, Müslüman bireylerin kanaat duygusu ile israfın bertaraf edilmesi hakikati çerçevesinde gelişen ihtiyaçlarını karşılama özelliğini de fayda olarak adlandırıyoruz. Fayda çerçevesinde değineceğim ilk husus alınan kararların bir alternatif maliyetinin olmasıdır. Nitekim bireylerin bir malı elde etmek adına vazgeçtikleri en iyi alternatife fırsat maliyeti diyoruz. Zira bireylerin hem zamanları hem de gelirleri sınırlı olduğundan fırsat maliyeti aslında hayatımızın önemli bir parçasını teşkil edebilir.
İkinci adım olarak bireylerin, maddi kararlarında bu alternatifler arasından yapacağı seçimlerde rasyonel davranmaları söz konusudur. Yani bireyler karşı karşıya olduğu alternatifler arasından bir seçim yaparken gelir-zaman sınırlaması altında kendi çıkarı açısından en iyi olan alternatifi seçebilirler.
Üçüncü adım olarak bireylerin, söz konusu alternatifler arasından rasyonel davranarak gelir-zaman sınırlaması altında kendi çıkarları açısından en iyi olanı seçerken marjinal fayda ile marjinal maliyeti karşılaştırmaları söz konusudur. Bir faaliyetin ilave biriminin bireye sağladığı yararı ifade eden marjinal fayda ile bir faaliyetin ilave biriminin bireye getirdiği maliyeti ifade eden marjinal maliyet önemli iki başlık olarak karşımızda durmaktadır. Eğer bir faaliyetin marjinal faydası, marjinal maliyetinden büyük ise bireyin o faaliyeti gerçekleştirmesi söz konusu olabilir.
Fayda tanımlamasına dair buraya kadar yaptığım üç aşamalı izahatın her birisinde olasılık ifade eden cümleler kullandığıma dikkat edebilirsiniz. Çünkü Müslüman bireyin, alternatif-rasyonellik-marjinalizm şeklinde ifade edilen bu üç aşamalı fayda mekanizması sürecini işletirken imani-ameli ve özellikle de ahlaki birtakım esaslarla sınırlı olması söz konusudur. Yani fayda siyaseti kapsamında süregelen alternatif-rasyonellik-marjinalizm mekanizması dahilinde alacağı tüm kararlarda Müslüman olmasının kendisine yüklediği rol ve sorumlulukları aşan sınırlarda dolaşması söz konusu olamaz.