Makro dengeler

Makro dengeler
Abone Ol

Yarın Merkez Bankası Para Politikası, seçim öncesindeki faiz kararını açıklayacak.

Açıklanacak faiz kararında Merkez Bankasının herhangi bir değişikliğe gitmeden faizi sabit tutacağını öngördüğümü belirtmek istiyorum.

Fakat önümüzdeki hafta ile birlikte makroekonomik şartların değişimine bağlı olarak makro dengelerin daha da ön plana çıkacağı bir ekonomi ile karşı karşıya kalmaya başlayacağımızın bilinmesi son derece önemlidir.

Geçen hafta, önce getirilen sonrasında ise iptal edilen kredi kalemlerini dondurma ve kredi kartlarına getirilen birtakım kısıtlamalar, makroekonomik dengelerde bazı farklılıkların ortaya çıkacağının göstergesi konumunda gelişmelerdi.

Öncelikle bununla ilgili olarak kur üzerindeki baskı seçim sonrasında ortadan yavaş yavaş kalkmaya başlayacak ve kurun yukarı yönlü hareketi daha da hızlanacaktır.

Kurun yönünün böyle olmasında kredi notumuzun da büyük yeri vardır. Seçim sonrası ekonomi yönetimi, ülkemizin kredi notunu yukarı çıkarabilmek için hiç ama hiç zaman kaybetmeden çalışmaya başlamalıdır.

Bir başka sebep ise ülkemize gelen doğrudan yatırım miktarında ve hacminde yaşanan düşüş trendidir.

Trendin yukarı yönlü olması için alınması gereken önlemlerin tamamı eksiksiz bir şekilde alınmalıdır.

Ülkemizde an itibarıyla yaklaşık 210 milyar dolarlık bir dış kaynak girişine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu denli yüksek bir dış kaynak talebini karşılayabilecek döviz rezervine sahip olunması için Merkez Bankasının rezervlerini yükseltici önlemlerin alınması olmazsa olmaz bir durumdur.

Politika faizi ile mevduat faizi arasındaki fark, bankaları ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakabilecektir.

Şayet bir ekonomide politika faizleri düşerken mevduat faizleri yükseliyorsa aradaki dengenin sağlanamamasından ötürü kredi muslukları kapatılacak ve şirket iflasları yaşanabilecektir.

Dolayısıyla seçimin ardından politika faizi ile mevduat faizi arasındaki denge hızlıca sağlanmalıdır.

Reel sektörün yaklaşık 87 milyar dolarlık bir döviz açığı bulunmakta. Böyle bir durum içerisinde olunduğu için de kurlardaki en ufak bir yükseliş, bu pozisyonda ciddi bir maliyet olarak karşımıza çıkacaktır.

Bu maliyetlerin başında şirketlerin finansal sıkıntıya girdiklerinde ilk başvurdukları yöntem olan işçi çıkarma gelmektedir.

Şirketlerin küçülmelerinin yanında kapanmalar ve bir üst boyutta iflaslarla bile karşı karşıya kalınabilecektir.

Bankaların kullandırdıkları kredi miktarlarına baktığımızda yaklaşık 7 trilyon TL civarında ticari krediler, 2 trilyon TL civarında bireysel krediler ile 650 milyar TL civarında kredi kartlarından oluştuğunu görmekteyiz.

Kullandırılan kredilerin zamanında sorunsuz bir şekilde toplanabilmesi için şirketlerin ve kişilerin işlerinin yolunda olması hayati öneme sahiptir.

Durum böyle olunca da Türk lirasının değerli olabilmesi için makroekonomik dengeler iyi gözetilmeli, bu dengelerin sapmaması için de çalışmalar mutlaka ve mutlaka hızlıca ortaya konulmalıdır.

Ortaya çıkacak bütçe açığını en minimum noktada tutabilmek de makro dengelerin sağlanabilmesi için önem arz eden bir başka konudur.

Makro dengelerin hassasiyeti göz önünde bulundurularak ekonomik çalışmalar oluşturulmalı ve zaman kaybetmeden uygulamaya konulmalıdır.

Bilimsel verileri iyi bir şekilde yorumlayarak ortaya konulacak olan verimli bir çalışmayla üzerinden gelinemeyecek hiçbir sorun yoktur.