Lütfen geleceğimizi yok etmeyelim

Abone Ol

Türkiye zirai ilaç görünümlü zehirlerin saldırısıyla karşı karşıya, 80 milyon insan tehdit altında. Alandaki boşluktan faydalanan açgözlüler; küresel marka görünümlü etki ajanları sahada üreticinin bilgisizliğinden, çok kazanma hırsından faydalanarak at oynatıyor. Sonuçta tüketici, meyve-sebze yediğini zannediyor ancak resmen zehir yiyor! Buna birilerinin dur demesi gerekiyor.

Doğal üreme hâlinde 1’e 4 verim verecek sebzeye 1’e 10 verim almak için ilaç kullan. Yabani ot gerçeğini elle ayıklayarak temizlemek yerine kökten yok etmek için ilaç kullan. Doğal yaşamında civciv sürecini bile yeni atlatacak sürede, 40 günde satışa sunmak için tavuklara hormon/ilaç kullan.

Sonra da “Bu hastalıklar niye bu kadar artış gösteriyor?” diye soru sor! Cevap gayet net olarak karşımızda duruyor. Kontrolsüz zirai ilaç kullanımına bağlı olarak pestisit kalıntısı!

Kendi ellerimizle kendi geleceğimizi yok ediyoruz!

Güvenilir hekimler pestisit kalıntısı bulunan meyve-sebze tüketiminin lösemiye, cilt dökülmesine, kısırlığa sebep olduğunu açıklıyorlar. Kanser çeşitlerinin artışına dikkati çekiyor, hormonal bozuklukların sıklıkla yaşandığını ifade ediyorlar.

Türkiye'de sağlık yatırımları gittikçe artıyor. Neden? Çünkü sağlık harcamaları korkunç derecede artış gösteriyor. Bu durum tabii olarak iştah kabartıyor ve Türkiye'nin dev holdingleri sağlık alanına yatırım yapmak için sıraya girmiş vaziyette.

Niye yatırım yapmasınlar ki! Açıklanan 2023 verilerine göre, Türkiye’de sağlık harcamaları bir önceki yıla kıyasla yüzde 105 artış göstermiş. Rakam ürkütücü, 1 trilyon 300 milyar liraya yakın sağlık harcaması yapmışız. Hem devlet sağlık harcaması hem de özel sektör sağlık harcaması ciddi oranda artmış. Bu gidişle artmaya da devam edecek. Sebebi gayet açık; kötü beslenme, sağlıksız gıdalar tüketmek ve zehirli bitkilerle beslenmeye zorlanmak…

Durum ortada! Pestisit kalıntısı olayı Türkiye'nin en önemli sorunlarının başında geliyor. Acilen önlem alınmalı.

Peki, nasıl önlem alınmalı?

İşe küresel çapta faaliyet yürüten zirai ilaç markalarının markaja alınmasıyla başlanmalı.

Tarımsal alanda var olan sahipsizlik ortadan kalkmalı, danışman boşluğu giderilmeli, ruhsatsız ilaç satışı ve reçetesiz zirai ilaç kullanımı engellenmeli. Bakın, yasaklanmalı demiyorum; zira zaten yasak ama engellenemiyor!

Velev ki ruhsatlı zirai ilaç kullanılıyor, bu sefer erken hasat yapıldığı için kalıntı çıkıyor, el altından yasaklı zirai ilaç görünümlü zehir piyasaya dağıtılıyor. Reçetesiz, tarife göre zirai ilaç kullanılıyor. Bütün bunlar da sektörün geleceğini yok ediyor, ülkenin geleceğini tehlikeye atıyor.

Ayrıca tespit edilen firmalar/markalar ifşa edilmeli ve sektörden el çektirilmeli. Nasıl ki gıda sektöründe taklit ve tağşiş yapan firmalar takip ediliyor ve kamuoyuna açıklanıyor; pestisit kalıntısına sebep olan üreticiler ve satıcılar da sıkı takibe alınmalı ve analiz sonuçlarına göre bu firmalar ifşa edilmeli.

Çiftçi Kayıt Sistemi etkinleştirilmeli; sistem üzerinden ilaç markaları, ilaç bayileri, danışmanlar, sorumlu olan ziraat mühendisleri, üreticiler… Kim varsa mercek altına alınmalı.

Bakın bu öyle sıradan bir tehlike değil; uyuşturucu belasından onlarca kat daha büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Ne demek istediğim 2040'lı yıllarda çok daha iyi anlaşılacak. Esas olumsuz etkileri bu zaman diliminde göreceğiz ama iş işten geçmiş olacak.

Kuru meyvelerde aflatoksin var mı? Var! Balıklarda ağır metal var mı? Var! Tavuk üretiminde büyütme etkisi yapan kimyasal müdahale var mı? Var! Meyve sebzelerde “zirai ilaç” diye yutturulan zehir yani pestisit kalıntısı var mı? Var!

E o zaman biz neyle besleniyoruz? Bize kimler, neler yediriyor? Birileri bu ülkenin geleceğine alenen darbe vurmuyor mu?

Bu ülkeye ve ülkenin insanına bundan daha büyük düşmanlık yapılamaz! Böyle giderse en önemli yaş meyve sebze pazarlarımızı, kuru meyve pazarlarımızı kaybedeceğiz. Yetmeyecek kendi insanımızı kaybedeceğiz!

Biz ne ara bu hâllere düştük, bizi bu durumlara kimler düşürdü? Türkiye gıda hilesinde dünya klasmanında liderliğe doğru emin adımlarla koşuyor! Oturup bu koşuyu seyretmek bize yakışmaz.

Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere ilgili bakanlar, ilgili milletvekilleri, bürokratlar, üreticiler, satıcılar ve tüketicileri sorumluluk almaya davet ediyorum.

Geleceğimizi hep birlikte bu zalimlikten kurtarmalıyız. Lütfen geleceğimizi yok etmeyelim. Geleceğimizi yok etmek isteyenlere göz yummayalım. Unutulmamalı ki bugün göz yumduklarımız yarın bize göz açtırmayacak olanlardır!