Geçen hafta Fas yönetimi Lübnan Hizbullahı adına iş yapan işadamı Kasım Taceddin’i havaalanında tutukladı. Bunu da Amerika istihbaratından gelen bir talep üzerine yaptığını öğrendik. Bu adam birçok Avrupa ülkesi tarafından aynı örgüt adına kara para aklamakla da suçlanıyor. Daha önce Amerika’da bir resmi kaynak Hizbullah’ın gelirlerinin yaklaşık %30’unun Güney Amerika, Ortadoğu ve Avrupa’da gerçekleştirdiği uyuşturucu ticaretinden sağlandığını açıklamıştı.
Hizbullah’ın uyuşturucu macerası seksenli yıllara dayanmaktadır. O tarihlerden itibaren Lübnan’da uyuşturucu ziraatı ülkenin Beka ve kuzeydoğu bölgelerinde alenen yapılıyordu. Bu bölgeler fiilen Suriye rejiminin yönetimindeydi. Ancak rejim bu aleni uyuşturucu ziraatına mâni olmuyordu. Lübnan’ın Beka vadisinden kuzeye doğru seyahat eden herkes yüzlerce kilometrekarelik arazide yolun iki yanında uzanan haşhaş ekili tarlaları görebiliyordu. Böylece esrar yüzünden koca vadinin geleneksel tarım kültürü yok edilmişti.
Lübnan Hizbullahı’nın yükselişiyle birlikte uyuşturucu alanındaki ticareti de büyümüştür. O zamanlar Güney Lübnan’ı işgal etmiş bulunan İsrail ordusuna da uyuşturucu satmışlardır. Örgüt bu ticareti İsrail ordusunu içten çökertmek gerekçesiyle yaptığını söylüyordu. Burada anmakta yarar gördüğüm Aralık 2008 tarihli bir FBI raporunda, Hizbullah’ın din adamlarından birinin Batılılara karşı bir tür savaş yöntemi olarak uyuşturucu ticaretinin meşru olduğuna fetva verdiği yazıyordu.
Genel olarak uyuşturucu ticareti Lübnan Hizbullahı’nın önemli bir bileşenidir. Birkaç gün önce İngiliz BBC kanalında Hizbullah’ın en büyük uyuşturucu tüccarlarından biri olduğunu, bunu bir silah ve meydan okuma aracı olarak elinde tuttuğunu duyurdu. Nitekim Suriye’nin Zübdani bölgesinde Hizbullah’ın savaşlarına askeri kıyafetler içinde katılan meşhur bir uyuşturucu tüccarı da tespit edilmişti.
Lübnan’da herkes Hizbullah’ın uyuşturucu alanında faaliyet yürüttüğünü şeksiz şüphesiz bilir. Çünkü hem ekimi hem de ticareti silahlı Hizbullah elemanları gözetiminde alenen yapılmaktadır. Ancak çoğu insanın bilmediği bir başka husus var: 1983’ten bu yana Hizbullah’ın İsrail’e sattığı uyuşturucular, doğrudan Filistin’e, hem Gazze hem de Batı Yakası’na intikal ettirilmektedir. İsrail, son derece ucuz bir fiyatla temin ettiği uyuşturucuyu Filistin halkının sosyal yapısını yerle bir etmek için Filistin bölgelerinde ucuz bir fiyat karşılığında dağıtmaktadır. Bu husus, yıllar boyunca Filistin’de gözlemlediğimiz bir durumdur.
Hizbullah’ın uyuşturucuları bugün Gazze’de mebzul miktarda bulunmaktadır. Böylece peş peşe büyük felaketler yaşamış olan Filistin toplumunun yapısını bütünüyle tahrip etmek istemektedirler. Bu uyuşturucular bağımlılara sembolik bedeller karşılığında satılmaktadır. Çünkü bu uyuşturucu ticareti öncelikle Filistin’in varlığını hedef almaktadır. Buna örnek olarak önemli bir hatıramı aktarmak istiyorum. Suriye devriminden önce Yermük kampında uyuşturucuya karşı bilinçlendirme etkinlikleri yürüten bir aktivist bir gün bana şöyle enteresan bir soru sormuştu: Bağımlı kişiler zaten istedikleri halde Filistin kamplarında uyuşturucu sence neden bu kadar ucuz bir fiyatla satılıyor…?
Kendisini direnişçi olarak takdim eden Hizbullah işte bu!