Liyakat mi dediniz, sadakat olmadan asla!

Abone Ol

Liyakatin sadakat, sadakatin de liyakat kadar önemli olduğuna dair yaşanmışlıklar barındıran bir millete ve tarihi geçmişe sahibiz. İkisinin de diğerine üstün olan bir tarafı var mıdır diye tartışılabilir, yorumlar yapılabilir lakin ortada yapılması gereken net bir çıkarım vardır; tek başına liyakat da tek başına sadakatte hiçbir zaman devlet yönetiminde istenileni vermemiştir.

Sultan Abdülaziz’in bileklerinin kesilmesi ile iki saat boyunca kanının çekilerek ölmesini izleyen dönemin paşaları arasında üç isim zikredilir; Hüseyin Avni Paşa, Mütercim Rüştü Paşa ve Süleyman Paşa. Abdülaziz’i tahtından indiren ve eylemi planlayan paşalardır bu isimler aynı zamanda!

‘Bir Darbenin Anatomisi’ adlı eserinde Yılmaz Öztuna bu üç isim hakkında bilgiler verirken bu kişilerin çok zeki, çalışkan ve işinin erbabı olduğuna dair verilerin yanında yine bu üç isim hakkında ortak olarak bazı bilgiler de verir; hırslı, kötü karakterli vb.

İşin ilginç taraflarından biri de bu isimler ve bu isimlerle ilişkili olan çoğu insan Abdülaziz’in döneminde çoğu kez yanlış işe bulaşmış ve bu yanlışlıkların tespit edilmiş olmasına rağmen tekrar tekrar önemli görevlere getirilmişlerdir. Belki de Sultan Aziz’in tarihte nadir olarak suçlandığı noktalardan biri de bu durumdur.

Osmanlı İmparatorluğu’nu 93 Harbi denen ve büyük felakete sürükleyen sebeplerden biri Mithat Paşa ve avenesinin aldığı kararlardır, Sultan Abdülhamit bu felaket sonucunda imparatorluğun dizginlerini nasıl elde tutacağının cevabını aramış ve uyguladığı politikalarla bunu da göstermiştir.

Abdülhamit’in tahta geçtiği yıllarda kendisini devirmek için harekete geçen Ali Suavi ve çevresinde bulunan kişilerden biri de Bağdatlı Süleyman Bey’dir. Ali Suavi’yi desteklediğinden dolayı hapis cezası almış, cezasından sonra Bağdat’a dönmüş ve orada ölmüştür. Süleyman Bey’in bir oğlu vardır; Başarılıdır, zekidir. Sultan Abdülhamit babasının kalkışmada yer aldığını bilmesine rağmen bu başarılı kişinin generalliğini onaylar. ‘Babanın suçu oğlunun olamazdı’ , düsturu kendini gösterir.

Meşrutiyet’in ilanından daha bir yıl geçmeden patlak veren 31 Mart olayını bastıran, Hareket Ordusu’nun başında bulunan ve Sultan Abdülhamit Han’ı tahtından eden kişi Bağdatlı Süleyman Bey’in oğludur. Adı Mahmut Şevket Paşa’dır! Sultan Abdülhamid’in kendisinden hırs içinde emir bekleyen 1. Orduya ‘vur emri’ vermemesindeki asaleti ve vatanseverlik derecesini takdir edemeyen kişidir. [1]

Liyakat mi dediniz, sadakat olmadan asla!

[1] Yılmaz Öztuna. Bir Darbenin Anatomisi, Ötüken Yayınları, İstanbul, 1984. s, 277.