Türkiye’de ilkokul, ortaokul ve lise öğrencilerinin sayısı 20 milyonları bulmaktadır. Bir milyon öğretmen eğitimin öznesi olarak eğitimle ilgili değişiklikleri yakından takip ediyor. Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk, liselerde ve ortaokullarda başarılı olamayan öğrencilerin sınıf tekrarına kalacaklarını kamuoyuyla paylaştı. Eğitim camiası konuya çok duyarlı ve konuyla ilgili her platformda görüşlerini açıklamaktadır.
Eğitimcilerin konuya beklenenin üzerinde ilgi göstermesi bir öfke patlaması ve çıkış yolu olarak değerlendirilebilir. Zira eğitimin 12 yıl zorunlu olması ve sınıfta kalma uygulamasının sınıfta kalmayı neredeyse imkânsız hale getirmesi, öğretmenlerin eğitime ve terbiye etme amaçlı yaptırımlarının devre dışı bırakılması öğretmenlerin asla kabullenemedikleri bir durum olarak belirtilmektedir. Sistem okumak istemeyen, farklı alanlarda başarılı olabilecek çocukları doldur boşalt mantığı ile 12 yıl boyunca ite kalka okulda tutmakta ve nihayetinde herkesi mezun etmektedir.
Mevcut yönetmeliğe göre sınıfta kalmak neredeyse imkânsız.
Öğretmen, eğitmek ve öğretmek istemekte fakat çalışanla çalışmayanın birlikte bir üst sınıfa geçmesi, çalışmayana hiçbir yaptırımın uygulanmaması, bilimsel anlamda ölçme değerlendirme yapılamaması, öğretmenlerin motivasyonunu olumsuz etkilemektedir. Esasında hali hazırda liselerde sınıf tekrarı uygulaması mevcuttur. Fakat öğrencinin genel not ortalamasının 50 ve üzeri olması ya da ikinci dönem ortalamasının 70 olması bir öğrencinin bir üst sınıfa geçmesi için yeterli olmaktadır. Not ortalaması 50’nin altında ise ve 6 dersin puanı zayıf ise ancak bu durumda sınıf tekrarına kalınmaktadır. Matematikten ya da başka bir dersten tüm sınıflarda zayıf not alan bir öğrenci ortalama ile liseden mezun olabilmektedir.
Ortaokullarda ise bir çocuğun dersleri zayıf olsa bile sınıfta kalması velinin yazılı iznine bağlanmış durumdadır.
Eğitimciler ne bekliyor?
Sosyal medya da konuyla ilgili sorduğum “Sınıf tekrarı ile ilgili ne düşünüyorsunuz?” sorusuna eğitimcilerden çok farklı yorumlar geldi. İdareciler, öğretmenler ve konuya duyarlı kişiler Sayın Ziya Selçuk’un “sınıf tekrarı tekrar geliyor” anlamındaki açıklamasını desteklemekte. Eğitimcilerin nerdeyse tamamı yapılması düşünülen düzenlemenin okulların ve eğitimin gerçeklerine uygun olması gerektiğini ifade etmektedir. Bir üst sınıfa geçmenin zorlaştırıldığı bir sistemde öğrenci dersi, okulu, öğretmeni ciddiye alacak ve eğitim yuvaları doldur boşalt mekânları olmak yerine gerçekten bilginin ve akademik gelişmenin mekânları olacaktır.
12 yıllık zorunlu eğitim kaldırılmalı
Eğitimcilerin çoğu 12 yıllık zorunlu eğitimin sistemdeki tıkanıklığın asıl sebebi olduğu üzerinde birleşmektedirler. Zira tüm öğrencileri örgün öğretim içerisinde lise mezunu yapma düşüncesi zaman, kaynak ve işgücü israfı olarak değerlendirilmektedir. İlk 5 yıl ya da 8 yıl zorunlu olabilir fakat son 4 yıl asla zorunlu olmamalıdır. Açık lise ve mesleki eğitim merkezleri cazip hale getirilmeli, temel dersler bir veya iki günde verilmeli, insanımızın ihtiyaç duyacağı ara eleman yetiştirme modeli olan çırak, kalfa, usta modeline tekrar dönülmelidir.
Akademik Liselerde son yıl sınavlara hazırlık yılı ilan edilmelidir.
Liselerin 4 yıla çıkartılmasıyla ders yoğunluğunun azaltılması amaçlanmıştı. Ders yoğunluğu azalmadı bilakis arttı. Liselerde son sınıf sınavlara hazırlık yılı olarak planlanmalıdır. Mevcut durumda liselerde son sınıfta müfredatın uygulanmadığı YKS sınavlarına hazırlık şeklinde 4. Sınıfın değerlendirildiği realitesi herkesin malumudur. O halde hem liseler zorunlu olmaktan çıkartılmalı hem de lise son sınıfa kadar gelmeyi başaran öğrencilere sınavlara hazırlık için daha verimli bir ortam hazırlanmalıdır.
Hülasa eğitim meselesi memleket meselesi, artık gerçekçi kararların alınma vaktidir