Bir halk hareketi hayal ediyorsanız en başta şu iki şeye aynı anda sahip olmanız gerekiyor; bir halk ve bir hayal. Bir halk varsa ve bir hayal kurulabiliyorsa ana malzemeler tamamlanmıştır ve bu iki hammaddeyi kaynatırsanız sonunda bir halk hareketiniz olur; ancak dediğim gibi bu ikisini kaynatmanız gerekir ki bunun için de ateşiniz olması lazım. Halk hareketlerin hepsinin ateşi dertlerdir.
Dertle bahaneyi karıştırmamak lazım ama. Gerçekten dertler olmalı. “Temel çelişki baş çelişkidir, temeldeki krizi derinleştirelim” diyerek pürüz kabul edilebilecek rahatsızlıkları abartarak yapılan propagandalar işe yaramaz. Ayrıca kavga etmek için bahane arayan ve alan tanımı yapmaya çalışan STK’larla da bir yere varamazsınız.
Eğer ortak düşman, ortak öfke, ortak korku ya da ortak heves etrafında toplanmış bir %48.5’i bir blok gibi kabul ederseniz hata edersiniz; çünkü bu yüzde ortak hedef etrafında toplanmış bir halk gibi sabırlı, cefakar ve fedakar olmayacaktır. Hepsini bir araya getiren muhtemelen işe yaramaz kuru bir nefret ya da zorla yayılmış korkular olduğu için kâğıt üzerinde görünen yüzdeler gerçek anlamda bir kitle değildir.
Daha müşahhas hale getirmek gerekirse; Erdoğan’a karşı lider aramak hamakattır; çünkü lider aranmaz. Lider aranmadığı gibi imal de edilemez; çünkü edilecek olsaydı “Gandi Kemal” numarası tutardı. Ortada gerçekten aynı dertten muzdarip, aynı hayalleri kuran bir kitle yok aslında. Hiç dertleri yok demiyorum dertleri aynı değil diyorum. Saadet Partili Bayram Amca, HDP’li Hayat, Akşener’ci Göksel ve Kemalist Tuluğ aynı anda “Hayır” dediğine göre “Demek ki bunlara bir lider lazım” diye hesap yapıyorlar. %48.5 diye bahsedilen “hayır” oyu verenlerin %8’lik çekirdek grubu ortak nefret, hadi açıkça söyleyeyim doğrudan Erdoğan nefretiyle bir arada kalıyorlar. Partilerin kemik oylarını da çıkarınca %25’lik hareketli bir seçmen var. Hareketli seçmen; korkular, anlayamamak, kafa karışıklığı gibi kolayca telafi edilebilecek sebeplerden dolayı “Hayır” dedi. Bu kadar karışık bir tabloyu bir araya getirecek bir hayali kurmak şu anda adı geçen hiçbir babayiğidin harcı değil. Bütün bunları şunun için yazdım; çünkü “Hayır” oyu verenler iştah kabarttı. Bunu nasıl bir arada tutacaklarını hesaplayan odaklar, gerçekten çok acımasız olabilirler. Eskiden kalma alışkanlıkları var bu odakların. Kendilerine yontabilecekleri mağduriyet arıyorlar, bulmazlarsa mağduriyeti kendi kendilerine oluşturmak adına kimsenin gözünün yaşına bakmazlar…