Cumhurbaşkanı Erdoğan geçenlerde Libya Temsilciler Meclisi Başkanvekili Fevzi En-Nuveyri ve beraberindeki heyeti kabul etti.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde basına kapalı olarak gerçekleştirilen görüşmede Türkiye-Libya Parlamentolar Arası Dostluk Grubu üyesi milletvekilleri de hazır bulundu.
Heyetin Ankara ziyaretinden Arap sokağına Hafter yanlısı milletvekillerinin Erdoğan’la samimi şekilde el sıkıştıklarını gösteren kareler yansıdı.
Oysa aynı milletvekilleri kısa süre önce Türkiye karşıtı açıklamalarda bulunuyorlardı.
Bu sebeple söz konusu fotoğraflara “Daha düne kadar ‘Osmanlı işgaline karşı cihat’ çağrısı yapıyordunuz; ne oldu?” şeklinde yorumlar geldi
Fakat geçmişe takılmamak gerek.
Ankara-Trablus ilişkilerinin geleceği için Libya’nın doğusuyla da ilişki kurmak gayet isabetli bir adım.
Ziyaret aynı zamanda karşı tarafın Türkiye’yi yok sayarak ilerleme sağlayamayacağını anladığına işaret ediyor.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile yaşanan normalleşmenin ve Hafter’in uzun süredir alıkoyduğu Türk işçileri serbest bırakmasının ardından gelen ziyaret, Türkiye’nin Libya’nın doğusuyla ilişkilerinde yeni bir sayfa açıldığının göstergesi.
Bu gelişmede Ankara-Abu Dhabi arasındaki yakınlaşmanın etkisi olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Sponsorlarının Hafter’e “Şu aşamada Türkiye’ye karşı sert bir tavır ortaya koymanı istemiyoruz” şeklinde uyarı yapmış olabileceği ifade ediliyor.
Savaş baronunun kendisi de Türkiye’ye düşmanlık ederek herhangi bir şey elde edemeyeceğini fark etmiş olmalı.
Çünkü Libya’nın doğusunda da halkın kahir ekseriyeti Türkiye’yi seviyor.
Türk mallarına boykot uygulayan ve Türk gemilerinin kontrolü altındaki limanlara girmesine yasak getiren Hafter’in halkın yoğun tepkisi sebebiyle sessiz sedasız o yasağı geri çekmesi bunun açık bir kanıtı.
Hafter’in yönettiği bölgelerde de halk Ankara’yla ilişkilerin iyi olmasını, Türk şirketlerini ve Türk mallarını ülkelerinde görmeyi istiyor.
Kulağıma gelen bilgilere göre, Libya’nın güneydoğusundaki Kufra Havalimanı’nın işletmesini üstlenen Kıbrıslı Rumlar işi beceremeyince Libyalılar “Gelin, siz işletin” diye Türklere teklifte bulunmuşlar.
Bingazi’deki başkonsolosluğumuzun bir an önce açılması gerektiği kanaatindeyim.
Fakat böyle bir adım için seçim karmaşasının nereye evrileceğinin ve güvenlik koşullarının netleşmesi beklenebilir.
Türkiye, baştan beri Libya halkı arasında ayrım yapmıyor ve ısrarla Libya’nın toprak bütünlüğünü savunuyor.
Dolayısıyla farklı bölgelerde etkili güç odaklarıyla irtibatının olması iki ülke ilişkilerinin hem bugünü hem de geleceği için yararlı.
Libya’da hâlihazırda üç güç grubun etkinliğinden bahsedilebilir.
Devrim yanlıları, eski rejim ve Kaddafi yanlıları, Hafter yanlıları.
Ankara şu an her üçüyle de görüşüyor.
Libya Temsilciler Meclisi heyetinin ziyareti en çok Yunanistan’ı üzmüştür.
Atina artık Libya’nın doğusunu Türkiye’ye karşı kullanamayacak.
Libya’da seçim için belirlenen tarihe birkaç gün kalsa da mevcut koşullarda seçim yapılması imkânsız.
Türkiye, önümüzdeki süreçte ülkede yeniden kan dökülmesini önlemede ve seçimler için diyalog yoluyla herkesin üzerinde ittifak edeceği yasal zeminin oluşturulmasında bir tür arabulucu rolü oynayabilir.