Laiklerin gücü nereden geliyor?

Abone Ol

Marjinal seküler kesiminin rakiplerine karşı -bilerek ya da bilmeyerek- geliştirdikleri bir şey var.

Bunu bilerek uyguluyorlarsa işlerine yarıyor, bilmeden yapıyorlarsa da öyle…

Gezi olaylarından ve LGBT yürüyüşlerinden hatırlayın.

Rakiplerinin bunlara diyecekleri ne varsa hepsini pankarta taşıdılar. O pankartları da göğüslerini gere gere ellerinde taşıdılar.

Buraya en ehvenişer olanların bile örneğinin alınamayacağı cümlelerle yürüyüş yaptılar.

Böyle aşağılık bir duruma kendilerini düşürme sebeplerinden biri şu olabilir:

“Biz sizin tanımlayacağınız ‘şeylerin dibindeyiz’; sizin bizi herhangi bir şeyle nitelendirmenize gerek yok, bu hakkı sizin elinizden alıyoruz.”

İşe yaramadı değil.

Bunlara karşı olanlar, o pankartlardaki yazılan ifadeleri okuyunca öylece kalakaldılar.

Düşünsenize “Ben dangalağın tekiyim.” diyen birine “dangalak” derseniz gülerler.

Bunları neden hatırlatma gereği duydum?

Haberleri okurken gözüme bir cümle takıldı.

Söylediği yalanlarla çevresindeki insanları “konsolide eden”; onların dağılmasını, beyinlerinin işlevsel hâle gelmesini önleyen “yandaş” bir gazeteci mealen şu ifadeleri kullanmış:

“Biz laikleri sevmeyenler, mağlup ettiklerimizin ülkede kalan torunlarıdır.”

Bu cümleyi Binali Bey (Yıldırım) okusaydı…

Ben bu tespitin neresini düzelteyim diye isyan ederdi.

Bunlara cevap vermek ya da aksini ispat için uğraşmak zaman israfı biliyorum ama bunların da kayda geçmesi gerekiyor.

Zira etrafındaki “beyni işlevsiz” kitleye inanan, onların yolundan gitmeye çalışan yığınlarca genç var.

Önce şu soruyu sormak lazım; siz kimsiniz ve Kurtuluş Savaşı’nda neredeydiniz? Kurtuluş Savaşı fotoğraflarına göz gezdirin, kadınlı-erkekli size benzeyen kaç kişi görürsünüz?

İkinci soru; “Mağlup ettik.” dedikleriniz kimler?

Yunanlılar mı, İngilizler mi?

Fransızlar mı, İtalyanlar mı?

Ruslar mı, Ermeniler mi?

Şayet bunları kastediyorsa hanımefendi; bunlara benzemeye çalışanların, bunlar gibi yaşam sürenlerin hepsi laik ve marjinal seküler kesim. Yalan mı?

Bunların isimlerini çocuklarına koyanlar da laikler…

Mesela “Çocuğunuzun adı Yorgo olurdu.” diyenlerin çocuklarına koydukları isimleri araştırabilirsiniz.

Bunların en büyük özelliği manipüle etmek.

Muhafazakâr kesim bunlara hangi cümlelerle karşı koyuyorsa hemen o cümleyi alıp kullanmaya başlıyorlar.

Uyanıklıkları bile taklitçiliğe dayanıyor.

Bunlardan bir tanesi de çıkıp demiyor ki; “Ya bak bilmem kim hanım… O mağlup ettiğimizi düşündüğünüz kimselerle aynı hayatı yaşamıyor muyuz biz? Niye böyle saçma sapan cümleler kurup da bizleri rezil ediyorsun?”

Ama kabul etmek lazım; oksijene ihtiyaç duymadan, bunca yıl bir arada yaşayıp gidiyorlar. Kendileri gibi düşünmeyenlere hakaretler yağdırıp kendilerine hakaret edenlere de “İnsanları kutuplaştırıyorsunuz.” diyorlar.

“Türkiye’de her şey olabilirsiniz ama rezil olamazsınız.” sözünü haklı çıkarırcasına…