Hazırlayan: Uluslararası Fatih Sultan Mehmet Anadolu İmam Hatip Lisesi Genç Yazarları...
Kenan TABANA - Türk-İslam tarihine ve kültürüne değer katan edebî eserlerden biri de Kutadgu Bilig'dir. 11. yüzyıl, Türk İslam kültürünün gelişme çağından yükselme çağına geçtiği önemli bir yüzyıldır. Bu devirde siyasi, askerî ve kültürel yönden çok önemli ilerlemeler olmakla birlikte düşünce tarihi açısından da önemli gelişmeler yaşanmıştır. İslam düşüncesiyle tanışan Türkler İslamiyet ile birlikte kendi kültürel değerleriyle İslam inancı arasında uyumlu bir akide geliştirebilmişlerdir. Bu anlamda Kutadgu Bilig başarılı bir örnektir. Kutadgu Bilig, Türk edebiyatının ilk nasihatname özelliği taşıyan eseridir. Karahanlı Türkçesi ile yazılan ve Karahanlı hükümdarı Tabgaç Buğra Han’a sunulan Kutadgu Bilig, 85 bap ve 6645 beyitten oluşmaktadır. 1069-1070 yılları arasında yazıldığı bilinmektedir. “Mutluluk veren bilgi” anlamına gelen eser, insanı her iki dünyada da mutluluğa ulaştırmanın yollarını gösteren nasihatlerden oluşmaktadır. Şair, her ne kadar eserini hükümdara takdim etmişse de eserde idarecilerden halk kesimine kadar hemen hemen herkese hitap eden bir konu çeşitliliği bulunmaktadır. İçeriği ile de zaten sadece devlet yöneticilerine değil, toplumun neredeyse tüm kesimine hitap eden eğitici ve öğretici yönleri vardır. Aruz vezni ile kaleme alınan beyitlerde şairin karşılıklı konuşma, hikâyeleştirme ve öğüt verme gibi yöntemler kullandığı görülür. Kutadgu Bilig'de önemli konu "ideal insan" kavramıdır. Yusuf Has Hacib, ideal bir insanda bulunması gereken vasıflar üzerinde özellikle durur.
Günümüzde eğitim konusunda sorumlu olan herkesin eğitimin nasıl olması gerektiği konusunda kafasının karışık olduğunu görmekteyiz. Diğer bir deyişle insanlar çocuklarını nasıl eğitecekleri konusunda bir bocalama içerisindedir. İşte bu noktada Kutadgu Bilig eğitimin temelini belirleyen değerler ve yöntem konusunda bize ışık tutmaktadır. Zira eğitimde karşılaştığımız çoğu sorun geçmişte yaşanan sorunlarla benzerlik göstermektedir. Yusuf Has Hacib’in söz konusu eserinde geçen “Dünyanın tavrına bak değişik oldu; Kişi gönlü ile dili birbirini tutmaz oldu. Vefa gitti halktan, cefa aldı yerini; Güvenip inanacak insan bulunmaz oldu. Vefa gitti halktan, yerini cefa aldı; İnanacak, dayanacak insan az bulunur oldu. Yakınlık, kardeşlik, akrabalık uzaklaştı; içten bir arkadaşlık kalmadı. Küçükte edep yok, uluda bilgi; Kabalık çoğaldı, incelik silindi, yitti. Yakınlık varsa eğer yaranmak için; Hani doğru iş yapanlar Hak için. Emanetin adı var, hani koruyan; Nasihatin sözü var, hani koruyan. Hani Allah’ın buyruğuna uyan kişi; Hani uygunsuzluğu yasaklayan kişi.” ifadeleri çok iyi örneklemektedir.
Bu mısralar bize gösteriyor ki insanın iyi veya kötü olması onun çabasına ve inandığı değerlere bağlıdır. Bu anlamda insan hür bir varlık olarak iyi ve kötü olanı seçme ve hayatına yön verme gücü vardır. Lakin insanın iyi ve kötü olması insanın sadece aklına ve iradesine bağlı değildir. İyi ve kötüyü belirleyen temel değerler olmalıdır. Çocukluktan itibaren hayatını şekillendiren ahlaki erdemlerin öğretilmesi temel amaç olmalıdır. Nitekim Yusuf Has Hacib,
“Diğer bir sebep, çocuk bilgi isterse; Küçükten başlamalı öğrenmeye.”, “İnsan küçükken bilgi öğrenir; büyüyünce bundan ötürü dileğine erişir.” mısralarıyla eğitimde edebin ve ailenin önemini vurgulamaktadır. Yazar temel eğitimin ailede verildiğini belirtmektedir. Demek ki her anne veya baba çocuğuna güzel ahlakı öğretmekle yükümlüdür. Bu anlamda günümüzde çocuk eğitiminde sorumluluk alan kreş gibi özel kurumların ailenin yerini alması imkânsızdır. Ayrıca eğitimde aile sadece eğiten değil çocuğun sevgi ve şefkat gibi manevi ihtiyaçlarının karşılandığı yerdir.
Yusuf Has Hacib, inanca dayalı bir ahlak anlayışının bir topluma yerleşmesiyle o toplumun huzurlu ve mutlu olacağını eserinde savunur. Hakan Kün-Togdı’nın Odgurmış’a yazdığı mektupta inancın insana olan etkileri ortaya şöyle konmaktadır:
“Tanrı kullarına yararlı ol ey bilge; İnsanlara yararlı olana insan denir. Seni ben Müslümanların yararlanması için; Ey zahit ısrarla buraya çağırıyorum. Buraya gel, yararlı ol insanlara; Yararsız insan ölüdür diriler arasında. Kendi çıkarını düşünen insan mı olur; İnsan olan ilin çıkarını düşünür. Malını dağıtmak cömertlik değildir; Cömertlik canını malını feda etmektir.
Burada, din ile ahlak arasındaki ilişkiyi de belirtmek gerekir. Din ile ahlak arasındaki ilişki kurulmadan iyi insan yetiştirme mümkün değildir. İyiliklere yakın olmak ve kötülüklerden uzak durmak ancak yaratıcıya duyulan iman ile mümkündür. Nitekim Yusuf Has Hacib de dürüstlük, cömertlik, namuslu olmak gibi ahlaki erdemlerin samimi bir iman ile öğrenildiği zaman kalıcı olacağını belirtir.
“Yaratırken Allah gönül vermezse; İnsan ulaşamaz hiçbir dileğine” ve “Aklı atayan kuşkusuz Allah; akıldan alır insan, bin türlü iyi payı.”, “Gönlünü, dilini doğru tut, Allah’a dayan; Aymaz olma, yarınki işini şimdiden yap.” Bu mısralar, inanç ile ahlakın bir bütün olduğunu dile getirmektedir. İnsanın sağlam bir inanca sahip olabilmesi ve ahlaki yetkinliğe erişebilmesi için akıl temeldir. Aklı amacına uygun olarak kullanabilmek için de bilgi gereklidir. Dolayısıyla insan ahlaki eylemde bulunurken aynı zamanda kul olma bilinciyle hareket etmelidir. Zira kişi ancak iman şuuru ile ancak iyiyi gerçekleştirebilir. Bir insanın ahlaki anlamda iyiyi gerçekleştirebilmesi iki unsura bağlıdır. Bunlar; eylemi başlatan ilke ve eylemin yöneldiği amaçtır. Yusuf Has Hacib bu iki unsuru ahlakın iman boyutu ile belirlemektedir.
Yusuf Hac Hacib Türbesi...
Yusuf Has Hacib eserinde edep ve hayâ kavramına geniş bir yer vermiştir. İnsanın ahlaki yetkinliğe erişmesi ve dinin kemale ermesi için hayânın en temel erdem olduğunu vurgulamıştır. O, bu konuyla ilgili olarak eserinde şu ifadelere yer verir:
“Ey insanların iyisi, iki günlük dünyada insana yararlı olan; İyilik yapmaktır ey soylu olan. İkincisi edep, üçüncüsü doğruluktur; Bu üç şeyle insan kut güneşini bulur. Tavrı iyi olanı bütün halk sever; Tavrı doğru olan başköşeye ağar. Bütün densizliklere edep engel olur; Edepsizlik insan için kötü bir hastalıktır. Bir de tavrı ılımlı ve doğru insan; Her iki dünyada günü kutlu olur. Doğruluk, edep ve bu iyi tavır; Üçü kimde toplanırsa o sevinç bulur.”
Yusuf Has Hacib’e göre ideal insan, doğruluk ve edep sahibidir. İyilik, edep ve doğruluktur ahlaklı olmanın temeli. İyi insan, ahlaki erdemlere sahip, adaletli ve kötülüklerden kendini koruyan kişidir.
Yusuf Has Hacib, insan ve toplumdaki ahlaki yapıyı bir bütün olarak ele almıştır. Dolayısıyla iyi insan olmak iman, akıl ve bilgiyle mümkündür. Eserin bütününe bakıldığı zaman akıl, iman ve ahlak kavramları etrafında bir hayat tarzı sunulmaya çalışılmıştır. Yusuf Has Hacib’e göre erdemli bir hayat için aklı değerli kılan bilgi; bilgiyi değerli kılan akıl ve anlayış; insanı değerli kılan akıl, bilgi ve erdemlere dayalı bir hayattır.