Bu yazıyı yazarken metroda giyiminden dolayı bir insanın tabiri caizse taciz edilmesi hala gündemini korurken metroda ilahi söyleyen başka bir kişinin görüntüleri de sosyal medyada paylaşılmaya başlamıştı.
Kültürel farklılıklarını kabul eden birçok ülke ‘çokkültürlülük ve çokkültürcülük’ politikaları ile içerde birlikteliği daha iyi nasıl sağlarız tartışmalarını yaparken Türk milleti olarak bizlerin ise nasıl daha iyi ayrışırız soruna verecek cevabımızın daha çok olduğu görülüyor. Yani aslen kültürel farklılıklarımızı nasıl zenginliğe çeviririz düşüncesinde pek değiliz.
Çokkültürlülük politikasını en iyi yaptığını düşündüğümüz ABD, Kanada, Hollanda ve İngiltere’de uygulanan politikaların insani olmayan yanları bulunsa da günümüzde ülkelerin içerde uygulamaya çalıştığı beraberlik politikaları şu an hızla devam ediyor. Aynı ülkelerin Türkiye üzerinden ayrıştırıcı politikalara destek verdiği ve kutuplaşmayı yükseltmeye çalıştığı her ne kadar bazılarına göre komplo teorisi gibi dursa da bu durum gayet açıkça ortada duruyor.
Metroda ilahi söyleyen insanın metroda gitar çalan bireyler kadar hakkının olduğu gerçeği ile beraber, Türkiye’de her insanın istediği gibi giyinme hakkının olduğu da kabul edilmedikçe kutuplaşmaya devam edeceğiz gibi görünüyor. Ülkemizde iki ana kültür olarak bulunan Kemalist-Seküler kesimle muhafazakâr-dindar kesimin bilmeleri gereken en önemli şeyin birlikte yaşamayı öğrenmeleri olduğudur. Bir kesim başka bir kesimi bu ülkeden kovamayacağına göre başka bir çarenin olduğunu söylemek ise çok zor.
Yıllarca kültürel farklılıkları başka ülkelerce kullanılıp içerde kutuplaştırılan Türkiye’nin aynı yerden defalarca ısırılması da manidar duruyor. Zannedersem bu kutuplaşmadan dolayı hem seküler hem de muhafazakar kesimden memnun olan birileri var. Cumhuriyet kuruldu kurulalı kutuplaşmadan beslenen insanların torunları şimdi de aynı kutuplaşmadan beslenmeye devam ediyorlar ve bu ayrışmanın her hâlükârda sürmesini istiyorlar. Bu durumu milletçe anlayabilirsek birlikte yaşamayı öğrenebilecek gibiyiz.