1948’de işgal edilen Filistin topraklarında faaliyet gösteren ve İsrail tarafından yasa dışı örgüt ilan edilen İslami Hareket’in lideri Şeyh Raid Salah, iki yıl önce BBC Arapça kanalında yaptığı açıklamada Kudüs kentinin Yahudileştirilmesi faaliyetlerine Birleşik Arap Emirlikleri’nin destek verdiği yönündeki iddiaların doğru olduğunu söylemişti.
Kudüs’te satın alınan 34 evin ve dairenin paralarının BAE’den İsrail bankalarına gönderildiğine dair ellerinde belge bulunduğunu bildirmişti.
İsrail’in Kudüs’teki demografik yapıyı değiştirmek ve kentteki Filistinli sayısını olabildiğince azaltmak istediği biliniyor.
İşgal yönetimi bu hedefine ulaşabilmek için çeşitli yollara başvuruyor.
O yollardan biri Filistinliler’in ev ve işyeri inşa etmesine izin vermemek, mevcut evlerini ve işyerlerini de ruhsatsız inşa edildiklerini ileri sürerek yıkmak.
Böylece Filistinliler’i göçe zorlamak.
Bir diğer yol da uzun süre Kudüs’ten uzak kalan Filistinliler’in mülklerine devlet adına el koymak.
Çünkü Filistinliler evlerini, dükkânlarını ve arazilerini İsrailliler’e satmıyor.
Bunun kesinlikle haram olduğuna dair verilmiş fetvalar var.
Örneğin; Filistin Fetva Dairesi, Filistin topraklarının İslami vakıf hükmünde olduğunu ve düşmana satmanın Allah’a ve Rasulü’ne ihanet sayıldığını söylüyor.
Mescid-i Aksa’da toplanan âlimlerin 26 Ocak 1935’te yayınladıkları fetvada da gerek doğrudan ve gerekse simsarlar aracılığıyla evini ya da toprağını Yahudiler’e satanların cenaze namazlarının kılınmaması ve Müslümanlar’ın mezarlıklarına defnedilmemeleri gerektiği ifade ediliyor.
BAE’nin Kudüs’te Filistinliler’den satın aldığı evleri ve arazileri daha sonra İsraillilere sattığı ve Kudüs halkının Yahudiler’e ev satmama direnişinin bu şekilde kırıldığı belirtiliyor.
Şu anda İsrail zindanlarında oldukça kötü şartlarda esir tutulan Şeyh Raid Salah’ın iki yıl önce doğruladığı iddialar geçen gün yardımcısı Kemal El-Hatib tarafından yeniden gündeme getirildi.
El-Hatip, Katar’da yayınlanan Eş-Şark gazetesine verdiği röportajda, BAE’li iş adamlarının, şirketlerin ve derneklerin Mescid-i Aksa’ya çok yakın evleri ve arazileri İsrailliler için satın aldıklarını söyledi.
BAE’nin yardım faaliyetleri ve iftar sofraları adı altında geçtiğimiz yıllarda Kudüs’te birtakım çalışmalar yürüttüğünü belirten El-Hatib, BAE’nin amacını fark eden Kudüslüler’in söz konusu yardımları reddettiklerini ifade etti.
“Halkımız açlıktan ölse de, İsrailliler için Kudüslüler’in mülklerini satın alanların yardımlarını kabul etmez” dedi.
Bu BAE’nin Filistinliler’e karşı İsrail ile işbirliği yaptığına dair ilk suçlama değil.
İsrail’in 2014 yazında Gazze Şeridi’ne açtığı savaş sırasında da Kızılay görevlisi adı altında BAE’den giden kişiler işgal rejimi lehine casusluk yaptıkları iddiasıyla Gazze’den kovulmuştu.
Darbeci Abdülfettah Es-Sisi yönetimindeki Mısır cuntasının ve BAE’nin Filistin davasını tasfiye projesinde rol oynamaya istekli oldukları sır değil.
Kudüs’ün Yahudileştirilmesi çalışmalarına BAE’nin verdiği destek de o projenin bir parçası.
Filistinlilerin yapmaları gereken, topraklarının Yahudiler’e satılmasına aracılık eden BAE’lilere düşman gözüyle bakıp evlerini, dükkânlarını ve arazilerini BAE bağlantılı hiç kimseye satmamak…