Efendim, Evveli, âhiri, zâhiri, bâtını selamlarım.El-Evvelü Allah, El-Âhirü Allah, Ez-Zâhirü Allah, El- Bâtınü Allah. Sâhib’i selâmlarım. Sâhib-i Hakîki’yi selâmlarım. Sağımı, solumu, önümü, ardımı selâmlarım. Peygamber-i Ekber bir hadîs-i nebevîlerinde buyuruyorlar ki, “Önce selâm, sonra kelâm”.
İlk yazıya selam vererek başlamak, kelâmın ağırlığından ve sahiciliğinden ayrılmamak adına önemli diye düşündüm. Yukarıdaki selamlama Fetih Gemuhluoğlu’nun 22 Kasım 1975 tarihinde dostluk üzerine yapmış olduğu konuşmaya ait. “Önce selâm, sonra kelâm.” diyor. Kelimenin çoğulu olan kelâm sözlükte “yaralamak, etkilemek” anlamındaki kelm kökünden türemiş bir isim. Yaralamak ve etkilemek. Meselenin şifresinin bu kelimeler olduğunu söyleyip kelâmın özüne dönelim.
KUDÜS’TE BİR MEZARLIĞA GİTTİM!
Tiyatro sahnelerinde zaman zaman işlenen fakat istenilen etkiyi bir türlü tutturamayan bir konu Kudüs meselesi. Geçtiğimiz günlerde Kudüs’te yaşanan insanlık zulmünü anlatan ‘Bir Ruh’ adlı tiyatro oyununu izledim. Canımızı yakan ve kalbimizi derinden yaralayan Kudüs meselesinin sahneye nasıl aktarılacağını merakla bekledim.
Tiyatro sanatçısı Onur Yenidünya’nınyazıp yönettiği oyun, başlar başlamaz atmosferiyle izleyiciyi kendine kilitliyor. Sahnede izleyiciye yansıtılmak istenilen mezarlık alanı (Türk tiyatrolarında bu atmosfere pek rastlanmıyor.) izleyicinin kendini bir gece yarısı Filistin’de bir mezarlıkta hissetmesine vesile oluyor. Dekorun yanında ışık tasarımı da oyuncular Onur Yenidünya ve Nesrin Özyurt’a büyülü bir atmosfer sunuyor. Tiyatronun yaşayan bir olgu ve yaşayan bir sanat olarak sahnede yaşatılması sevindirici.
Kudüs’teki mezarlıkta bir bacağını İsrail bombasıyla kaybetmiş Filistinli Hanzala ve kaybettiği eşi Zeynep’i görüyoruz. Tiyatro hayatla paralel bir noktaya temas ettiğinde o kadar sahici bir etkisi olduğunu biliriz. Oyunda aslına bakılırsa izleyiciyi içerisine alan tam anlamıyla bu samimiyet meselesi. Oyun bu samimiyetin şifresini çözme aşamasında diye düşünüyorum.
Oyunun Kudüs ile ilgili yazılan diğer oyunlardan farkısloganların ardında saklanmaması olarak görüyorum. Diğer oyunlar dini ve siyasi figürleri vurgularken yazar, Kudüs meselesini İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, kadın ve çocuk ihlallerinden değinmeler yaparak kaleme almış.
Geleneksel tiyatrodan beslenildiğini de diyalogların sahici üslubu içerisinde hissediyoruz. Oyundaki sahne geçişleri ve sesin akustik biçimde aktarılmasıyla ilgili varolan problemlerin sahnelendikçe aşılacağını umuyorum.
Filistin 400 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nda huzur içerisinde yaşamış. Bunu sözle söylemek bir şeyler ifade ederdi ama oyunun müziklerinin Sultan Abdülaziz’e ait olması adeta bu duruma şahit olmamıza vesile oluyor. ‘Bir Ruh’ adlı tiyatro oyunu şu aralar Anadolu’nun birçok yerinde sahneleniyor. Bu ve bunun gibi oyunlar Hanzala’nın yeniden bize dönmesine vesile olsun.