Kudüs hakkında yazı yazmak ne kadar zor. Söze nerden başlayacağımı bilemiyorum. Sözün bittiği yerde kelimelerin bir anlamı olur mu? Sözlerimiz dertlere derman, sadra şifa olur mu? Hani bir kötülük görünce önce elimizle, sonra dilimizle o da yetmezse kalbimizle buğz edecektik. İmanın en zayıf derecesi kalple buğz etmektir, buyuruyordu Resul(sav).
Kudüs söz konusu olunca buğz ve sözle olan sünneti yerine getiriyoruz ancak meseleyi düzeltecek olan elimizle yani fiilen yapılacak işlerden geçiyor. İşgal edilmiş topraklar için dua edelim, toplantılar yaparak lanet okuyalım, bütün bunlar meseleyi çözmeye yetmiyor. Filistinli münevver Prof. Edward Said intifada sırasında çocuklarla işgalci Siyonist askerlere taş attığı için çok eleştirilmişti. Edward Said’in bir akademisyen olarak taş atması yadırganmıştı. O da bu eylemin hayatında yaptığı en anlamlı işlerden biri olduğunu söylemişti.
Şimdi bize düşen bulunduğumuz yerlerde görevlerimizi yerine getirmektir. Biz seferle mükellefiz zafer Mevla’dan.
Yapılması gerekenlere gelince;
Siyonist işgalci güçleri Kudüs’ten çıkarmanın yolu güç kullanmaktan geçer. Peki, gücü kim kullanacak? Başta Filistinliler… Keşke güçleri yetse ki yetmiyor. O halde Müslüman devletler; onlarda ortalıkta yok, böyle ciddi bir meselede bile bir araya gelmekte zorlanıyorlar. Mesele insanlığa kalıyor onu da yönlendiriyorlar yönetiyorlar. Peki, ya Birleşmiş Milletler! Akordu bozuk kurum Birleşmiş Milletler bu konuda görev icra edebilir. En azından bu konuda karar olarak işgalin gayri meşru olduğunu beyan etti. Siyonist rejimine ambargo uygulanamaz mı? Beynine Siyonist kaçmış ABD bunu ne kadar dikkate alır bilmem.
Meseleyi sadece Filistinlilerin, Müslümanların meselesi olarak görmemek lazım. Filistin’de Müslümanların yanı sıra Yahudilerin, Hıristiyanların da yaşadığını bilerek bir arada yaşamayı sağlayan bir mücadelenin içinde olunmalı. Kudüs’te 50 bin Hıristiyanın yaşadığını, Hz İsa’nın doğum ve ölüm yerinin Kudüs olduğunu bilmekte fayda var. Filistin dışında büyük bir Filistinli Hıristiyanın yaşadığı gerçeğini göz önüne almak gerekir. Mesela Şili’de 500 bin Filistinli yaşıyor ve toplumda etkin durumdalar. Beraber hareket etmek daha iyi sonuçlar doğuracaktır. Siyonist rejime karşı Yahudilerle de işbirliği yapılmalı.
Akademik hayatta 200 yakın üniversitemizden bazılarında Filistin, Kudüs araştırmalar merkezi, enstitüsü kurulamaz mı? Bu merkezlerden raporlar, kitaplar çıkarılamaz mı? Öğrenci toplulukları tiyatro, sergi, panel vb organizasyonlar yapamaz mı? Vakıf üniversitelerinde burslu olarak Filistinli öğrencilere daha çok kontenjan ayrılamaz mı? Yüksek lisans, doktora yapan öğrencilere Filistin konulu tezler yazdırılamaz mı? Üniversiteler sadece eğitim veren kurumlar olmaktan çıkarılıp araştırma yapan kurumlar haline gelmeli.
Sivil toplum örgütlerimizden bu konuda çalışan az sayıda kurum var. Bu kurumların yapıları daha da güçlendirilerek meselenin sürekli gündem de tutulması sağlanamaz mı? Uluslara arası alanda faaliyet gösteren benzer kurumlarla işbirliği yapılamaz mı? İş adamı örgütlerimiz Filistinliler’le iş yapma imkânlarını daha fazla zorlayamaz mı? Mesela TOBB’un yaptığı bir Erez serbest bölgesi vardı akıbeti ne oldu acaba?
Belediyeler kültür merkezlerini daha çok Filistinliler’e açamaz mı? Filistin konulu resim sergileri, fotoğraf yarışmaları düzenleyemez mi? Ödül alanları Kudüs gezisiyle ödüllendiremez mi? Filistin temalı roman, hikâye, şiir yarışmaları düzenlemez mi?
Medya kuruluşları Filistin haberlerine daha fazla yer veremez mi? Sadece kriz zamanlarında değil düzenli programlar yaparak konu gündem de tutulamaz mı? Filistinli sinema ve televizyoncuların yaptığı çok başarılı dramaları, belgeselleri çeşitli festivallerde izleme imkânı buldum ancak bizim televizyonlarda yayınlandıklarına şahit olmadım. İslam dünyasından, ümmetten söz eden o kadar çok medya kuruluşumuz var ancak Müslüman yönetmenlerin yaptığı başarılı işleri yayınlamıyorlar.
Bütün bunlar kolay yapılacak ve uzun vadede hayra vesile olacak işlerdir. Herkes bulunduğu yerden kendine ders çıkarmalı.