Finansal kaynaklara ulaşmadaki zorlukların neredeyse her geçen gün biraz daha arttığı bir süreçten geçiyoruz.
Bankalar şirketlere kredi verme noktasında ciddi anlamda düşünür bir hâl içerisine girmiş durumdalar.
Ticari krediler konusunda şirketler talep ettikleri kredileri bankalardan alamaz duruma geldiler desek yerinde bir tespit ortaya koymuş oluruz.
Kredilere ulaşmada yaşanan sorunlar yumağı da büyüyerek birçok şirketin konkordatoya ya da iflasına sebep olmakta.
Bu anlamda bankaların ticari kredilerdeki büyüme hızının yarı yarıya indiğini söylemek durumun hangi boyutta olduğunu gözler önüne sermek noktasında önemli bir veri olarak karşımızda durmaktadır.
Ayrıca bankaların kredi büyümesinde aylık sınır uygulaması da sorunu büyüten bir diğer etken olarak algılanmalı ve bilinmelidir.
Kredilerdeki büyüme hızının bir anda yaklaşık 15 puan birden düşmesi de bunun ne kadar ciddi bir boyutta düşüş olduğunu gözler önüne sermektedir.
Tüm bunların yanında ticari kredilerde uygulanan faiz seviyesinin yüzde 60 civarına gelmesi de konunun ne kadar büyük olduğunu bizlere anlatmaktadır.
Alınan verilere göre 1 Ocak 2024-31 Temmuz 2024 periyodunda yani bu yılın ilk yedi aylık zaman diliminde 15 bin civarında şirketimiz kapanmıştır.
Ortalama aylık 2 bin 142 şirket kapanmıştır ki bu son derece yüksek bir sayıyı ifade etmektedir.
Sayının bu kadar yüksek olmasının arkasında yatan en büyük neden, finansmana ulaşmadaki zorluklar ve girdi maliyetlerinin artması nedeniyle şirketlerin uluslararası arenada diğer ülke şirketleriyle rekabet edememeleridir.
Maliyetlerin artması sonucunda yaşanan sorunlar şirketleri öncelikle işçi çıkarma yönüne yönlendirmekte, bu durumda da istihdam noktasında önümüze çıkan rakamlar maalesef ki bizleri üzmektedir.
İşten çıkarmaların birçok sektörde başlamış olması, meselenin oldukça ciddi bir boyuta doğru gittiğine işaret etmektedir.
Kapanan her şirket gayrisafi millî hasılamızı nasıl ki olumsuz yönde etkiliyorsa işten çıkarılan her bir kişi de sosyal refah sorunlarının büyümesine neden olmaktadır.
Öyle ki örneğin, otomotiv sektöründe belirli birkaç şirket dışında birçok şirketin zarar etmesi sürecinin nerede ve nasıl duracağını kestirmek bile oldukça zor.
Otomotiv sektöründeki ortam, diğer ülkelerin şirketleriyle rekabet edemeyecek bir duruma doğru evrildiği için önümüzdeki süreçte, bu sektörde kapanmaların ve iflasların artacağını şimdiden görmek mümkündür.
Otomotiv sektörü ülkemiz için gerçekten önemli bir sektör konumundadır.
Diğer taraftan inşaat ve tekstil sektörlerinde de işten çıkarmalar artmakta bununla birlikte kapanmalar ve iflasların da oldukça yüksek boyutlara ulaştığını görüyoruz.
Birçok işveren şirketini ayakta tutabilmek adına ciddi uğraş vermekte; kimileri başarılı olurken kimileri de piyasanın şartları karşısında eriyip gitmektedirler.
Görünen o ki arabanın bu hâlde yol alması oldukça zordur. Eğer önlemler ivedi ve hızlı bir şekilde alınmaz ise söz konusu durumun ciddi boyutlara varacağı aşikârdır.
Ümidimiz ve duamız, yetkililerin bu şartları bilerek sorunlara çözüm getirecek yönde yaklaşımlarda bulunması ve zaman kaybetmeden pozitif bir ortamın oluşması yönündedir.