Kötülüğü kanıksadık mı?

Abone Ol

Kötülük iyiliği bastırıyor adeta.

Bir adam çocuğunun gözleri önünde, insanların arasında eşini katlediyor.

İnsanlar seyrediyor, gelişmeleri kayda alıyor ama müdahele etmiyor.

Yaya geçidinden geçen vatandaşı beklemeyen bir sürücü, kendisini uyaran vatandaşı kalbinden bıçaklıyor.

Yakalanan caninin götürülüşü akıyor görüntülerden; başı dik, kendinden emin, pişman olmayan bir edaya sahip.

O kısacık görüntüden kanunların öngördüğü cezanın hiçbir caydırıcılığa sahip olmadığını anlıyorsunuz.

Bu tür insanların tekrar toplumun içerisine karışabileceği ihtimali karşısında kahroluyorsunuz.

Yüreği güzel bir gurup insan, bisiklet hayali olan ve bu hayalini gerçekleştirmek için para biriktiren, karton toplayarak yaşama tutunan bir çocuğa sürpriz yapıyor, aldıkları bisikleti çöp tenekesi önüne bıraktıkları karton içerisine saklayarak.

Ve çocuğun gözlerindeki sevinçle mutlu oluyorlar.

Kötülük iyiliği gölgede bırakıyor.

Kötü hadiselere dönük ilgimiz, iyiliği yaygınlaştırmaya dönük şevkimizi geride bırakıyor.

Her şey biz yaşarken oluyor.

Olaylar gözlerimizin önünde cereyan ediyor.

Gelişmelere tanıklık ediyoruz; gelişmeler karşısındaki tavrımızla imtihan ediliyoruz.

Hayatın akışı içerisinde önümüze çıkan hadiseler karşısındaki tavrımız ya da tavırsızlığımızdan sorumluyuz.

Geçen zamana ve geldiğimiz noktaya baktığımızda gördüğümüz şey şudur:

Kötülük daha hızlı yayılıyor, kötülük bir toplumu esir alıyor ve daha çoğalıyor.

Ve biz farkında olmadan değişiyor, farklılaşıyor ve hassasiyetlerimizi yitiriyoruz.

Toplum içten içe çürüyor.

Toplumlar insan bedeni gibidir.

Kötülük virüsü bir toplumu esir almaya başlamış ya da beden virüs karşısındaki direncini yitirmişse toplumsal çöküş başlar.

Toplumu kötülük karşısında daha dirençli kılacak adımlar atmak gerekiyor.

İyi örnekleri çoğaltmak, iyiliği daha görünür kılmak gerekiyor.

Peygamber Efendimiz a.s.’ın kötülük karşısında bir duruş almanın, karşılaşılan olumsuz bir şeyi düzeltmenin 3 şekilde olacağını ifade ediyor. El ile (eylemsel), dil ile (sözel) o da olmadı kalben buğzetmek.

Olumsuz hadiseler karşısında, toplumu içten içe çürüten gelişmelere dönük bu duruşu yerli yerinde gösteremediğimiz için toplum değişiyor, o toplumun içerisinde olan fertler dönüşüyor.

Kötülük ile arasına kalben de olsa mesafe koyamama durumu sözün bittiği noktadır.

Kötülüğü eli ile düzeltebilecekken dili ile düzeltmeye kalkmak ya da kalben buğzetmek de yeterli değil.

İçerisinde sağlam fertlerin yetiştiği sağlam toplumlar kötü bir hadise karşısında duyarlı olan, ona geçit vermeyen toplumlardır.

Bu tür toplumlarda iyi hadiseler ön planda yer alır.

Kötülük bu tür toplumlarda çoğalacak zemin bulamaz.

Kötülüğü kanıksamak felaketimiz olur.

İyi örnekleri çoğaltmalıyız.

İyiliği çoğaltacak, kötülüğü yok edecek ciddi adımlar atmak gerekiyor.

Yaşanabilir bir toplum ancak bu şekilde oluşabilir.