Dünyanın dört bir yanında insanları günlerce evlerine kapanmaya mecbur eden ve çalışma hayatını derinden sarsan koronavirüs salgınından en çok etkileneceklerin başında Körfez ülkelerinde yaşayan yabancı işçiler geliyor.
Kendi ülkelerinde çalışan işçiler belki hükümetlerinden, işverenlerinden ve hatta halklarından aldıkları destekle krizi atlatabilirler.
Fakat Körfez ülkelerinde çalışan ve Bangladeş gibi fakir Asya ülkelerinden gelen yabancı işçilerin böyle bir şansı yok.
Söz konusu işçiler koronavirüs salgını sebebiyle iki tehditle karşı karşıyalar.
Birincisi herkes gibi onların da hayatlarını tehdit eden “Kovid-19”.
Büyük çoğunluğu kalabalık işçi kamplarında ve gayri insani koşullarda yaşadığı için koronavirüse yakalanmaları ihtimali daha yüksek.
Kendilerine “ikinci sınıf” ve hatta “köle” muamelesi yapıldığı için ülke vatandaşlarına sunulan sağlık hizmetlerinden de yeterince yararlanamıyorlar.
Örneğin Suudi Arabistan’da koronavirüs sebebiyle hayatını kaybeden ilk kişi Afganistanlı bir işçiydi ve ancak ölümün eşiğindeyken hastaneye kaldırıldığı açıklandı.
İkinci tehdit ise işlerine ve gelir kaynaklarına yönelik.
Salgına karşı alınan tedbirler kapsamında iş yerleri kapatılınca ilk olarak onlar gözden çıkarılıyor.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin ünlü havayolu şirketi “Emirates”in çalışanlarını bir ay ücretsiz izin almaya zorladığı medyaya yansıdı.
Sadece uçuşlarını durdurmak zorunda kalan havayolu şirketlerinin değil salgın sebebiyle bomboş kalan lüks otellerin ve alışveriş merkezlerinin çalışanları da işlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya.
Sosyal medyada, Kuveyt’te işten çıkarıldıkları için sokakta kalan ve ağaç gölgelerinde yaşamaya çalışan işçilerin görüntüleri paylaşılıyor.
O işçiler paraları olmadığı ve uçuşlar durdurulduğu için ülkelerine de dönemiyorlar.
Kuveyt’te koronavirüs salgınından zarar gören ihtiyaç sahipleri için yardım kampanyası düzenlenmişti.
Kuveyt Sosyal İşler Bakanı Meryem el-Akil, kampanyayla toplanan paranın bir kısmının işsiz kalan yabancı işçileri ülkelerine göndermek için kullanılacağını açıklayınca “İşçileri kim getirdiyse o geri göndersin” şeklinde tepkilerle karşılaştı
Körfez ülkelerinde prenslerden, prenseslerden, yönetime yakın isimlerden oluşan ve “vize tacirleri” adı verilen bir kesim var.
Nüfuzlarını kullanarak ihtiyaç olmadığı halde yabancı işçi vizesi çıkartıyor ve yüzlerce yabancı işçiye “kefillik” yapıyorlar.
Her bir işçiden bir sefere mahsus veya aylık para alıyorlar.
Devletin kendilerine bağladığı yüklü maaşlar lüks yaşamlarına yetmediği için yasal olmamasına rağmen “vize ticareti” yapıyorlar.
Kuveyt İçişleri Bakanı Enes es-Salih, vize süreleri biten ve kaçak durumuna düşen işçilerin herhangi bir para cezası ödemeden Nisan ayı içinde ülkelerine gönderileceklerini, uçak biletlerinin alınacağını ve gidecekleri güne kadar iaşelerinin sağlanacağını açıkladı.
Körfez ülkeleri krizin etkisiyle ihtiyaç fazlası yabancı işçilerden kurtulacak.
Çocuklarına bir lokma ekmek parası kazanabilmek için büyük umutlarla çalışmaya gelen ve gözden çıkarılan gariban işçilerin ülkelerine döndüklerinde ne yapacakları, ne yiyip ne içecekleri ise kimsenin umurunda değil.