ABD yapımı “Barbie” filmi dinî ve ahlaki değerlere aykırı olduğu, çocuklar ve gençler üzerinde olumsuz etkilere yol açabileceği gerekçesiyle Lübnan ve Kuveyt’te yasaklandı.
Cezayir Kültür Bakanlığı da gösterime girdikten sonra tartışmalara yol açan filmin iznini iptal etti.
Konuyla ilgili yapılan açıklamada, filmin Cezayir toplumunun ahlaki değerlerine ters olduğu ve eşcinselliği teşvik ettiği için yasaklandığı belirtildi.
Yoğun bir şekilde feminizm propagandası yapıldığı gerekçesiyle de eleştirilen filmin Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’de gösterimi temmuz ayından 31 Ağustos’a ertelenmişti ancak erteleme kararından vazgeçilmesi üzerine film söz konusu ülkelerde ağustosun ikinci haftasından itibaren gösterime girdi.
Eskiden olsaydı “Barbie” filmi ilk başta Suudi Arabistan tarafından yasaklanırdı.
Suudi Arabistan uleması yakın zamana kadar sinema salonu açmanın, film seyretmenin ve gösteriminin caiz olmadığına dair fetvalar veriyordu.
Örneğin vefat ettiği 1969’a kadar Suudi Arabistan Başmüftüsü olan Muhammed bin İbrahim, yeryüzünde kötülüklerin artmasının sebeplerinden bahsederken haram görüntüler ve sesler içerdiği, insanları Allah’ı zikretmekten ve namazdan alıkoyduğu, fuhşiyatı teşvik ettiği için sinema salonları ve benzeri eğlence yerleri açmanın en büyük günahlardan biri olduğunu söylemiştir.
Bugün Suudi Arabistan’da cezaevinde olmayıp aynı fetvayı verebilecek bir alimin çıkması neredeyse imkânsız.
Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın “toplumu dönüştürme” programıyla birlikte Suudi Arabistan, bu tür filmlerin sadece gösterildiği değil yönetime yakın medya organları tarafından seyredilmesinin teşvik edildiği bir ülke oldu.
Eskiden Suudi Arabistanlı gençler sinemada film izlemek için Bahreyn’e, BAE’ye giderlerdi.
Şimdi “Barbie” filminin yasaklandığı Kuveyt’ten gençler tartışmalı filmi izlemek için Suudi Arabistan’a gidiyor.
Kuveyt’te geçmişte kısa bir süre Enformasyon Bakanı olarak görev yapan Saad bin Tıfle de tatilde bulunduğu ülkede izlediğini söylediği filmin yasaklanmasına karşı olanlardan.
Filmin gösterimine karşı çıkan Kuveytli milletvekillerini “Kandahar milletvekilleri” ve “Meclisin DAEŞ’lileri” olarak adlandıran 64 yaşındaki eski Bakan, söz konusu milletvekillerinin; bütün filmleri, tiyatroyu, dansı, müziği ve resmi haram kabul ettiklerini öne sürüyor.
Körfez’deki “Barbie” filmi tartışması, İslami değerlerin korunması gerektiğini savunanlarla Batılılaşma yanlıları arasındaki kavganın devamı niteliğinde.
Batılılaşma yanlıları bu kavgada hem dışarıdan hem de yönetimler tarafından destekleniyor.
Savundukları da aslında özgürlük değil.
Kahir ekseriyetinin düşünceleri sebebiyle yıllarca hapse mahkûm edilenler konusunda en ufak rahatsızlıkları yok.
Bilakis İslami değerlerin korunmasını savunanların hapsedilmesinden memnunlar.
Yaşını başını almış ve bakanlık yapmış bir insanın “Barbie” filminde ne aradığı bir yana, Saad bin Tıfle gibilerin İslami hassasiyetlere sahip kişileri “Taliban” veya “DAEŞ’li” olarak nitelemeleri, kendileri gibi düşünmeyenler üzerinde baskı kurma çabasından başka bir şey değil.
Ucu zülfüyâre dokunduğu için olsa gerek, Necd ulemasının fetvalarından ise hiç bahsetmiyorlar.