Komik olmak…

Abone Ol

Dünyanın gözleri önünde önemli bir traji-komiklik yaşandı. Mimarı ise hiç şaşırmayacağımız birisi yani ABD Başkanı Trump’tı: “Benim yönetimim altında ABD, tarihinde en fazla gelişmeyi kaydetti” der demez bütün dünya liderlerini kahkahaya boğdu adeta.

Demek oluyor ki insanları güldürmek sadece komedyenlere has değil. Amacı güldürmek olmayanlar da insanları güldürebiliyor. Burada çok önemli bir fark var tabi. Komedyen güldürerek puan kazanırken, amacı güldürmek olmadığı halde güldürenler ise komik duruma düşmenin zelilliğini yaşarlar.

Trump da içine düştüğü kahkahaların etkisiyle, “Bu tepkinizi beklemiyordum” diyerek şaşkınlığını ortaya koydu. Çünkü o yaptıklarının “çok doğru” olduğunu düşünüyordu. Ta ki 73. BM kurulunda ki müstehzi gülüşler suratına çarpılıncaya kadar. Genellikle tepeden bakışları, irrite edercesine özgüvenli ve yüksek tondan konuşmalarıyla bildiğimiz Trump’ın bütün duruşlarını sarsan bir durum yaşandı.

Acaba Trump yaşadığı bu tablo sonrasında bir iç muhakemeye gidebilir mi? “Biz bir şeyler yapıyoruz ama yaptıklarımıza bizden başka kimse inanmıyor. Demek ki bir yerlerde doğru olmayan bir şeyler var.” minvalinde bir yoldan ilerleyerek iç ve dış politikadaki tutumlarını daha inandırıcı bir zemine sokar mı?

Aslında yapılması gereken, gerçek anlamda bir sorgulamadır ve bu yanlış gidişin değiştirilmesidir. ABD, BM Genel Kurulunda yıllardır hedef seçtiği ülkelerin önünde ve kendi başkanı tarafından gülünç duruma düşürüldü. Bu gerçekten de çok önemli bir hadise. Amerikan halkı bu durumu mutlaka uzun bir seyirde tartışmaya devam edecek.

Bana göre, derin bir sorgulama için önemli bir milat oluştu. Eğer dünyanın “süper gücü” olduğunuzu iddia ediyorsanız, gittiğiniz yerlerde kalıcı olmayı da düşünüyorsanız mutlaka çok fazla da inandırıcı olmanız lazım. Ya da size olan inançtan endişe duymamanız lazım.

Fakat öyle görünüyor ki, “söylediği başka yaptığı başka” bir ABD, bu riyakârlığını gizleyemez durumdadır. Karizması artık defalarca çizilmiş bir Amerika ve onun başkanına karşı dünya devletleri de ilk tepkilerini kahkahalarla verdiler.

Eğer Amerikan dış siyaseti kendisini iyi bir sorgulamadan geçirmez ve bu riyaya devam ederse karizmayı çizen kahkahaların açtığı gedik yırtılarak ve genişleyerek devam edecektir.

Bütün dünyaya açılan ticaret savaşının ilk ve aldatıcı kazancı iştah kabartmış gibi görünüyor. Bu sebeple de “Biz doğru yoldayız” dedirtiyor. Fakat bu orta ve uzun vadede hiçbir gelecek vadetmeyen, yumuşak güç yani diplomasi kadar kök salamayan zora ve güç kullanımına endeksli tutum Amerika’yı çok zora sokacak.

Bu öyle uzun vadede de değil. Daha şimdiden ABD Merkez Bankası uyarılarını yapmaya başladı; “alınan vergi kararları bumerang etkisiyle bizi etkilemeye başladı” mealindeki ifadeler gelecekle ilgili endişenin çok açık işaretleridir.

Gönüllere hitap eden “ince güç”, büyük coğrafyalarda etkili olmak isteyenler için olmazsa olmazdır. Bütün antlaşmalardan sırf para ödememek için çekilen, yardım kuruluşlarına verilen destekleri kesen, yüksek vergilerle içe kapanan kısacası gittikçe yalnızlaşan bir Amerika, geçici ve balon bir bolluk hissediyor olabilir. Fakat ben bunun asla kalıcı olabileceği kanaatinde değilim.

Sadece gözünün önündeki paraya göre konuşan, bir saatlik etkiyle “battık” ya da “kurtulduk” diyen finansçılardan farklı olarak işe tarih, sosyoloji, psikoloji gibi disiplinlerin gösterdiklerini de katarak baktığınızda, gelecek çok daha farklı görünecektir.

Gözünüzün önünü gösterenlerin, ileriyi görme kudretlerini de ifade ettiğim bu “yorum” güçlerinden anlamaya çalışalım. O zaman çok daha sağlıklı bir bakış ve yöntem üzerinde ilerleyebiliriz. Yine o zaman ABD’nin kan kaybettiğini ve karşısındakilerin yavaş ama sürekli ilerlediğini çok net görebiliriz…