Koltuk mu, dava mı?

Abone Ol

Başkanlık sistemi ile kamuda yeni atamaların yoğun bir şekilde gerçekleştiği şu günlerde her seçim sonrası makamlara kimlerin geleceği ve kimlerin gideceği tartışmaları artık klişe süreçlerden biri.

‘Dava’ kavramın içeriği kişiden kişiye değişebilir, bir kişiye göre gönül verdiği partinin iktidara gelmesi için katlandığı zorluklarken başka bir kişiye göre bu kavram bir liyakat sahibi olma, mesleğini birçok meslektaşından daha iyi yapabilme becerisi olarak görülebilir.

Şüphesiz siyasi iktidar kimi makamlara getirecek sorusuna verilen cevap makamların seviyesi ve alanına göre farklılık gösterecektir.

Ülkemizde siyasal kültür açısından makam ve dava kavramlarına bakış açısının Batılı toplumlardan farklılık arz ettiğine ise şüphe yok. Ülkemizde iktidar partisine oy veren herkesin bir menfaat veya bir makam peşinde koştuğuna dair yaygın kanaatin aslen öyle olmadığının en net örneği ise yine son on altı yılda gizli.

İktidar partisine oy veren herkesin makam sahibi olduğunu söyleyebilir miyiz? Son on altı yılda oyunu artıran bir partinin kendisine oy veren milyonlara makam, iltimas, iş veya başka bir fayda sağladığını düşünebilir miyiz? Böyle bir şey mümkün mü?

Muhalif kesimin işi, okuryazar-cahillik kavramlarına bağlayan bağnaz analizlerini de buraya koyup yerimi daraltmak istemiyorum. O zaman Türkiye sosyolojisinin aslında tespit edilmeyen bir yönü var, koltuk veya fayda peşinde koşan insanlardan çok daha fazlası kendince anlamlandırdığı bir dava peşinde koşuyor. Bu hemen hemen her siyasi parti için geçerli. Peki, dava peşinde koşan herkes makam istemiyorsa makama talip olanların dava sahibi insanlara yaklaşımı nasıl? İşte olay burada farklı bir yöne doğru ilerliyor denilebilir.

Parlamenter sistemde şikâyet edilen en önemli sorunların başında bürokrat kesiminin vatandaşa olan sorunlu yaklaşımı geliyordu. Bu durum ister istemez kişilerin gönül verdiği siyasi partiye doğrudan seçimlerde oy olarak da yansımasına sebep oluyordu diyebiliriz.

Peki, yeni sistemde bu durum aşılabilir mi? Başkan Erdoğan’ın ‘atananlar da görevden alınabilir, her an her şey olabilir’ açıklaması geçmişin aklı ile bürokrat olarak devam edeceğini düşünenlere önemli bir mesajdı aslında! Eski bürokratik vesayetin millete olan yaklaşımındaki sorunların faturası bu sefer seçimlerde partiye değil direk Başkan’a kesileceği için parlamenter sistemdeki bürokrat egosunun yeni sistemde devam edemeyeceğini söyleyebiliriz. Tabi her şeyde olduğu gibi bu konuda da kesin durum zamanla kendini gösterecektir.