Kime karşı birleşme?

Abone Ol

Suriye’de rejime karşı savaşan bazı gruplar “Heyetu Tahriri’ş Şam” (Şam’ın Kurtuluşu Heyeti) adı altında birleşme kararı aldı.

Birleşme sonrası ortaya çıkan yeni oluşumun liderliğine de Ahraru’ş Şam’ın eski lideri Ebu Cabir Haşim El Şeyh getirildi.

Ebu Cabir, Ahraru’ş Şam’dan ayrıldığını açıkladı.

Suriye’de rejime karşı mücadele eden grupların birleşmesi normalde sevindirici olması gerekir.

Fakat Ebu Cabir liderliğindeki son birleşme için bunu söylemek biraz zor.

Çünkü bu birleşme rejime değil öncelikle Astana’daki görüşmelere katılan gruplara karşı gerçekleşen bir birleşme.

ÖSO’ya ve SMDK’ya, özgür ve demokratik bir Suriye projesine karşı bir birleşme.

Kısaca ifade etmek gerekirse “Suriye El Kaidesi”ni korumak için yapılmış bir manevra.

Bu nedenle Suriyeli aktivistler birleşmeyi “Irak El Kaidesi”nin “Meclisu Şura El Mucahidin” (Mücahitler Şurası Konseyi) deneyimine benzetiyor.

Irak’taki deneyimin bugün hangi noktaya geldiği ortada.

İsim değiştirmekle ideolojiler değişmiyor.

Bir yorumcunun dediği gibi, Suriye’de akan kanın baş sorumlusu Beşşar El Esed ve Baas Partisi isim değiştirip hiçbir şey olmamış gibi yola devam edebilir mi?

Ebu Cabir çatışmaların sona erdiğini iddia etse de gerginlik sona ermiş değil.

El Colani grubu Ahraru’ş Şam’ı tehdit ediyor ve Ahraru’ş Şam’a katılan Sukuru’ş Şam’ın ağır silahlarının kendisine teslim edilmesini istiyor.

Ayrıca ortada cevap bekleyen bir sürü soru var.

El Nusra / Fethu’ş Şam Cephesi veya gerçek adıyla “Suriye El Kaidesi” Astana’daki görüşmelere katılan grupları devrime ihanet etmekle suçlamış ve kendisine komplo kurulduğunu öne sürmüştü.

Yeni oluşum bu konuda ne düşünüyor?

Komplo sona erdi mi?

Astana görüşmelerine katılan gruplar artık “hain” değil mi?

Ebu Cabir liderliğindeki yeni oluşum da El Nusra / Fethu’ş Şam Cephesi’nin yayınladığı bildirideki gibi düşünüyorsa hiçbir şey değişmemiş demektir.

Astana görüşmelerinin devamı gelecek.

Söz konusu gruplar yine o görüşmelere katılacak.

Heyetu Tahriri’ş Şam (HTŞ) tarafından yine hain ilan edilecekler.

Ebu Muhammed El Colani’nin misyonunun yeni oluşumda ne olacağı sorusu da cevap bekleyen bir diğer soru.

HTŞ’yi gerçekte Ebu Cabir’in mi yoksa El Colani’nin mi yönettiğini önümüzdeki günler gösterecek.

El Kaide’nin sosyal medya hesapları birçok grubun akın akın yeni oluşuma katıldığı havası pompalasa da gerçekte durum tamamen farklı.

Farklı gruplardan kopmalar olduğu gibi El Nusra / Fethu’ş Şam Cephesi’nden ayrılanlar da var.

“Suriye Devrimi Projesi” ve “El Kaide Projesi” şeklinde özetleyebileceğimiz yeni bir saflaşma yaşanıyor.

Bu ayrışımda Ahraru’ş Şam’ın Suriye El Kaidesi saflarında yer almaması önemli.

Ahraru’ş Şam uzun süredir hedefte.

Ebu Cabir, HTŞ’nin başına geçmeden kısa süre önce Ahraru’ş Şam’ı bölme girişiminde bulunmuş ve “Ceyşu’l Ahrar”ı kurmuştu.

Söz konusu girişim başarılı olamayınca Ceyşu’l Ahrar’ı feshetti.

Bir diğer önemli nokta da HTŞ’ye katıldıkları ilan edilen bazı gruplardan ve isimlerden gelen yalanlamalar.

HTŞ’nin kurucuları arasında adı yer alan Ceyşu’s Sünne yayınladığı bildiriyle yeni oluşumda yer almadıklarını açıkladı.

Ahraru’ş Şam’a bağlı gruplardan Livau’l Abbas bir diğer örnek.

Grubun HTŞ’ye katıldığı açıklanmıştı fakat bu iddia bizzat komutanı tarafından yalanlandı.

Ahraru’ş Şam sözcüsü Ahmet Ali Karaali’nin açıklaması şöyle:

“Askeri gruplarımızdan hiçbiri HTŞ’ye katılmadı. Haşim El Şeyh ve Ebu Yusuf El Muhacir ise kişisel olarak istifa ettiler. Onlar zaten üyeliklerini daha önce dondurmuşlardı.”

Son bir not:

Arap sokağında şu an Türkiye’nin yeni oluşum karşısındaki tavrı merak ediliyor.