Kim suçlu?

Abone Ol

Türkiye önemli bir adımın eşiğinde; kimilerine göre rejim değişikliği kimilerine göre sistem değişikliği denilen 18 maddeden oluşan önemli bir anayasa değişikliği TBMM’de sunuldu ve oylanmaya başlandı. Elhamdülillah şu an büyük bir mesafe alındı ve sonuca doğru gidiliyor. Türkiye’de bir sistem yoktu zaten. Parlamenter sistem diye yutturulan her yerden yamalı ne olduğu belirsiz bir sistemle çok bile gittik. Bu gibi çift başlı sistemler zaten Türkiye’nin ruhuna ve doğasına aykırı. Evet bu değişiklik mecliste oylandıktan sonra halkın önüne gelecek ve son sözü halk söyleyecek. Her ne kadar isminde halk kelimesi geçse de CHP’nin bu değişikliği oylayacak halkı tanımadığını da duydu bu kulaklar.

Gecelim buraları…

Neden parlamenter sistem Türkiye’de yürümedi? Sisteme çomak sokan suçlular kim? Onlara bakalım…

– Parlamenter sistemin çöküşünden; ilk 60 sene generalleri Cumhurbaşkanı yapıp sistemi bunlarla frenleyenler suçlu.

– Parlamenter sistemin çöküşünden; yüksek yargıyı generallere memur kılanlar, darbecileri ilk kutlamak için koşan yüksek yargı suçlu.

– Parlamenter sistemin çöküşünden; Ahmet Necdet Sezer i, hükümete takoz yapanlar ve 367 garabetini ortaya atanlar suçlu.

– Parlamenter sistemin çöküşünden; mecliste her oy oranı arttığında serhildan (başkaldırı) ilan eden PKK ve onun asla oluşamayan siyasi kanadı suçlu.

– Parlamenter sistemin çöküşünden; aldığı küçük oy oranıyla siyaseti kitlemeyi maharet sayan partiler suçlu.

– Parlamenter sistemin çöküşünden; seçildikten sonra ilkesizce parti değiştiren milletvekilleri suçlu.

Parlamenter sistemin çöküşünden; bir türlü ortak zeminde buluşamayan, uzlaşıdan uzak toplumsal ve siyasal kültür suçlu.

Özetle; parlamenter sistem iş yapmak yerine, yaptırmamaya odaklanmış bürokrasi diktasının çocuğuydu. 15 Temmuzla öldü.

Kötü olan parlamenter sistem değil, onu Osmanlı’dan bu yana kendine doğru eğip bükenler (İttihat Terakki Cemiyeti, CHP ve askeriye). Bugün kimler ağlıyor? Yine onlar ağlıyor. Anlaşılmayan şu. Hemen her ülkede, yürütmenin başında güçlü bir lider olur. İtalya’da Başbakan güçlüdür. Almanya, İsrail, Yunanistan bunlarda da başbakan liderdir. Fransa, ABD, Rusya’da ve İran’da yürütmenin başı Cumhurbaşkanıdır. Cumhurbaşkanları çok güçlüdür.

Türkiye’nin derdi ne? Adı parlamenter rejim ama çift başlı. Başbakanı güçlendiren Cumhurbaşkanı’nı geri iten sistem bizde uygulanmadı. Olmadı, olmuyor. Başkanlık sistemini ya da parlamenter sistemi yarıştırmıyorum. İkisi de evrensel şartlarda çıkmış iki ideal model. Sorun bizde. Dünyada hem güçlü Cumhurbaşkanı hem güçlü Başbakan olan sistem yok. İstisnayı biz mi yaratacağız? Mevcut sistem yürümüyor. Bunu artık görmeliyiz.

Ah bir anlasak sevgili okur. Anlasak da, hep birlikte var olsak. Karanlığa karşı aydınlık olmaktan başka şansımız yok…