Masa için önceki yazımda “karmakarışık” ifadesini kullanmıştım…
Bu durum her adımda biraz daha karmaşık hele gelse de Akşener’in son açıklamalarıyla birlikte Kılıçdaroğlu adına durumun gittikçe netleştiği bir tabloyu görebiliyoruz…
Kılıçdaroğlu’nun yaklaşık iki ay önce adaylıkla ilgili yaptığı güçlü çıkış sonrasında şunları yazmıştım: “Kılıçdaroğlu için iki ihtimal var bundan sonra. Israr ederse masayı, geri çekilirse kendi siyasi hayatını dağıtır…”
Evet, yazdım ve orada duruyor; her şeyin en güçlü şahidi zamana bırakılmış olarak…
Şunu ifade etmeliyim ki yaşananlar, adım adım adım Kılıçdaroğlu için zor zamanlara yürüyüşü işaret ediyor…
Hatırlayın, o dönemde Akşener de; "Kılıçdaroğlu'na herhalde ölünceye kadar şükran duyacağım. Ben sülaleme Sayın Kılıçdaroğlu’nu vasiyet ettim. Çocuklarıyla beraber vasiyet ettim. Siz sahip çıkamaz başlarına bir şey gelirse bendedir, bizdedir…" demişti…
Bu sözün boş olmadığını son açıklamalarında da gösteriyor…
Akşener’in Kılıçdaroğlu’na verdiği mesaj: “Sen kenara çekil, geleceğinden de endişe etme, biz ailece sana bakarız” demekmiş meğer…
Akşener’in kendisinin aday olmak istememesinin sebebi de Kılıçdaroğlu’nun elini zayıflatma isteği gibi geliyor bana…
“Bak ben de aday değilim. Senin de benim de kazanma ihtimalimiz yok. O halde zorlamayalım” diyor aslında…
Fakat Akşener çok da açık bir yöntemle aslında CHP’nin bütün hiyerarşik sistemini de zorluyor…
CHP’li iki belediye başkanının üzerine oyun kurarak da Kılıçdaroğlu’nun pozisyonunu sarsıyor…
Ve bunda da ısrar ediyor…
Kılıçdaroğlu’nun ne kadar istekli olduğunu görmesine rağmen…
Akşener, bir parti genel başkanının yenilgiyi kabullenmesi durumunda partisi nezdinde itibarsızlaşacağını bilemiyor olabilir mi?
Elbette hayır…
O halde geriye kalan başka ihtimal de şudur: Düelloyu, kaset oyunlarıyla Baykal’ı siyasetin dışına iten Kılıçdaroğlu mu kazanacak yoksa 32. Gün programındaki itiraflarıyla, hükümet dağıtmada ne kadar mahir olduğunu anlatan Akşener mi?
Masanın çokça mesaj gönderdiği HDP penceresinden bakılacaksa Kılıçdaroğlu ya da İmamoğlu öne çıkıyor…
Bu pencerede Akşener’e ya da Yavaş’a yer yok…
İYİ Parti penceresinden bakınca da Kılıçdaroğlu’na yer yok…
Adları bu konularda zerre kadar öne çıkamayan Davutoğlu ve Babacan’a ise utanmak düşüyor olmalı…
Onca havalı-cıvalı sözden sonra…
DP ve Saadet liderlerinin iraptan mahalli bile yok…
Masanın hali bana CHP’li Hurşit Güneş’in şu meşhur ifadelerini hatırlattı: "Bakın çok ilginç bir şey yapacağız. Üçgen biçiminde birbirimize takacağız. Ben Haydar Bey'e takacağım, Haydar Bey Mehmet Bey'e takacak, Mehmet Bey de bana takacak ve...”
Ve bakalım sonra ne olacak…
Burada altıgen bir rozet takma işi var; bir de görünmezler tabi…
Belli ki çok daha ilginç bir takı merasimi olmaya devam ediyor…
Bakalım kim kime nasıl ve ne takacak…
Çünkü sonraki kavgayı tıpkı muhteris çiftlerin düğünündeki gibi takılar belirleyecek…