En son 15 Temmuz için “Kontrollü darbe” diyerek iyice kontrolden çıkan; radyolarda, TV programlarında ve meydanlarda sürekli bilmediği konularda konuşup saçmalayan Kılıçdaroğlu niye yapıyor bunu?
Ben, Kemal Kılıçdaroğlu’nu 2009 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olduğunda tanımıştım. Fetullahçılar, o zamanlar Kılıçdaroğlu’nu güya “yolsuzluk dosyalarını gündeme getiren hesap uzmanı” diye parlatmışlardı. O günlerde hiçbir vaadi olmayan (klasik CHP) ve sürekli “Elimde dosyalar var, yolsuzluk dosyalarıyla geliyorum” diye meydan meydan dolaşan Kılıçdaroğlu, hiçbir belge gösteremedi ve iddia ettiği dosyaların hiçbirini açıklamadı. Bizim de aklımızda, sadece Maltepe Belediye Başkan Yardımcısı’nın kendi oğluna verdiği ‘Senfoni Orkestrası’ ihalesi kaldı. Bir yıl sonra 2010 yılında kendisini CHP Genel Başkanlığı’na taşıyacak kaset komplosunu tertip eden Fetullahçıların, kulağına üfürdüğü iftiralarla arzı endam eden Kılıçdaroğlu’nun bütün siyasi hayatı bu şekilde FETÖ’nün servis ettiği kimi zaman iğrenç, kimi zaman fantastik alaverelerle dolu.
17-25 Aralık sürecinde de benzer şeyler yaşanmıştı. 17-25 Aralık başlamadan iki hafta önce 4 Aralık 2013’te Kılıçdaroğlu, ABD’nin başkenti Washington’a gidip, FETÖ’nün Amerika’daki hücre evlerinden biri olan Türk Amerikan Birliği’nde toplantıya katılmıştı. FETÖ’nün elebaşı olan Gülen, örgüte bağlı bütün militanlarına CHP’ye oy vermelerini emretmişti. Daha sonraki günlerde, İpek Holding’e kayyım atanınca CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal canlı yayında gözyaşlarını tutamamıştı…
2009’da İBB Başkanı Adayı ve 2010’dan bu yana CHP Genel Başkanı olarak girdiği bütün seçimleri kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu artık yapayalnız ve kontrolsüz bir halde; çünkü onu var eden Fetullahçılar artık ya hücrede ya da firarda. Tam da bu sebeple her gün savruluyor, her gün giderek daha kontrolsüz bir halde sağa sola çarpa çarpa kendini eritiyor çünkü kulağına vesvese üfleyen ifritler 15 Temmuz’da hezimete uğrayıp yenildi.
O kadar kontrolsüz bir hale geldi ki, “15 Temmuz” için “Kontrollü darbe” deme noktasına geldi.
Madem kontrollüydü niye Bakırköy Belediye Başkanı’nın evine kaçıp saklandı? 248 şehit, 2 bin 500 gazinin olduğu, Meclis’in, MİT’in, karakolların, köprülerin hatta sokakların bombalandığı 15 Temmuz için tiyatro imasında bulunan Kılıçdaroğlu, neyin peşinde acaba? Niye yapıyor bütün bunları? Niye saçmalıyor?
Ben söyleyeyim hiçbir stratejisi hiçbir hesabı yok. “Elimde belgeler var” diyor o da yalan. Aynı 2009’dan beri söylediği yalanı söylüyor, elinde hiçbir belge yok. Bütün derdi; artık yanında eskisi gibi Fetullahçılar olmadığı için kontrolden çıktı. Kaybedeceğini anlayınca panikledi ve Fetullahçılar ne diyorsa aynısı tekrar etmeye başladı. Siyasi kariyerinin tamamı Fetullahçılar tarafından yerleştirilmiş hayali taşlarla dolu olduğu için “Onlar böyle söylüyorsa bir bildikleri vardır” diyerek çaresizce FETÖ’nün propagandasına tabi oldu. Hepsi bu!
Elinde değil dosya, bir satır belge olsa, daha ilk günden beri bütün stratejilerini bunun üzerine kurardı. “Elimde belge var” deyip ölü taklidi yapmaz, o söylediği belgelerin üzerinde tepinirdi. Dünyanın bütün gazetelerinde manşet olurlar, her gün o belgelere ekmek banarlardı. Var mı bir ses? Yok! Niye yok? Çünkü belge yok, çünkü yalan…
Not: Kılıçdaroğlu’nun iftiraları en fazla baş ağrıtır, hadi bilemedin oyalar ama son tahlilde kafaya takılacak şeyler değil. Fakat tedbirli olmamız gereken asıl önemli bir konun altını çizmemiz gerekiyor. Kılıçdaroğlu’nun konuşması “Türkiye’ye iftira kampanyasının” can suyu olabilir. İftira çarkı şöyle çalışıyor. Bir CHP’li milletvekili çıkıyor, Meclis’e soru önergesi veriyor ve “Türkiye DAEŞ’i destekliyor mu” diye soruyor. Ardından bu soru yabancı bir gazetede haber oluyor. Sonra başka bir CHP’li bu yabancı gazetede çıkan haberi alıp “Bütün dünya bize DAEŞ’ci diyor” diye açıklama yapıyor. Bu açıklama bir olay oluyor. Bu olay Amerikalı bir düşünce kuruluşu tarafından rapor olarak yazılıyor. Yazılan rapor başka gazetelerde haber oluyor, sonra o haberler Türkçe gazetelerde haber oluyor. Yabancı gazeteler bu sefer bu yeni haberleri kaynak göstererek “Türkiye DAEŞ’çidir” diye haber yapıyor ve aradan bir süre geçince bütün arşivler “Türkiye DAEŞ’çi” haberleriyle doluyor. Bu “Kontrollü darbe” zırvası da benzer bir plan için gâvurun ihtiyacı olan kıvılcım olarak değerlendirebilir. Dikkatli ve tedbirli olmak lazım…