Bizim şu referandum sürecimiz ile birlikte bilinçaltları patlayan AB, artık öyle alenileşerek anlaşıldı ki, çok derin bir ekonomik, siyasi ve sosyal krize doğru hızla sürüklenmektedir…
Modern Firavun, dışarıdan-içeriden aktör ve taşeronları, siyasi, ekonomik, askeri, psikolojik, terörün legal ve illegal unsurları kullanarak, bütün kışkırtma, saldırı ve çirkefliklerine rağmen referandum sürecini engelleyemedi…
Referanduma ramak kala, ana muhalefet partisi CHP’nin lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu “Evet” ile “Hayır” ı karıştıra dursun, referandum sonucunun “Evet” çıkacağını gören dünyanın ekonomik devleri, “Evet” e yatırım yapmaya başladılar bile…
Başta ABD, olmak üzere, Almanya, Çin, Japonya, Rusya, İran ve çeşitli Arap ülkelerinin birçok dev firmaları, kimi yatırım yapmaya başladı, kimi de, yatırım imkânlarını araştırmaya…
İngiltere, İsrail ve ABD, uzun zamandır, dünyada, özellikle İslam Coğrafyasında, uyguladıkları kaos stratejisinde, boğularak hızla pazarları daralarak, yalnızlaşarak itibarsızlaşırken, zaten küresel boşluktan yararlanan Rusya, Çin, Hindistan ve Türkiye hızla yakınlaşarak, eski dünya düzeninin alternatifleri olarak yükselmeye başlamışlardı…
D8, Türkiye’nin yanlış bir zamanlama denemesiydi, 28 Şubat ile başlamadan püskürttüler…
BOP stratejisinin içini Türkiye, ‘Medeniyetler ittifakı’ ile boşalttı ve fakat partneri İspanya kendi başının derdine düşünce devamlılığı olmadı.
Japonya yanlış bir değerlendirme sonucu seçilmiş bir partnerdi, Japonya’yı anında silkelediler.
Fransa ile yakınlaşıldı, Fransa da iştahlıydı ve fakat bir terör olayı ile Fransa’nın sesini kestiler…
Türkiye’nin siyasi iktidarının aşil tendomu olan ve üzerinde durduğu, NATO üyeliği ve müttefiklik ipleri ile tuttukları kaygan parlamenter politik yapıyla terbiye edilirdi…
Baktılar olmuyor, Rus uçağını düşürerek bir Rusya-Türkiye savaşı çıkararak engellemeye çalıştılar tutmadı. Rusya’nın elçisini öldürdüler olmadı.
Bütün terör örgütlerini azıtıp üzerimize saldılar olmadı. Daha da olmadı, darbe ile işgal etmeye yeltendiler…
Bir İran Türkiye savaşı çıkarmayı çok arzuladılar tutmadı.
Irak ve Suriye bataklığına sürüp ezerek itibarsızlaştırmak istediler Türkiye yemedi…
Zaten kader, yeryüzünün zamanın ruhuna uygun olanın zeminini bütün hesapların üzerinde hazırlamaktaydı ve bütün olaylar, Türkiye, Rusya ve Çin (üç sacayağı) merkezli hinterlandı, Balkanlar, Afrika, Orta Doğu ve Asya olan, yakın geleceğin Dünya düzenine zemin hazırlamaktaydı…
Türkiye’nin bu yolu kendi iradesi ile salimen yürümesinin en önemli kısmı, sistem değişikliği idi…
Nihayet ‘Devlet Aklı’ matematiğin önemini kavradı. Bir (tek) olmazsa onun, yüzün, binin ve milyonların koskocaman bir sıfırdan ibaret kaldığını, onların başına konulan ‘bir’ ile ancak milyon olduğunu gördü…
Şimdi referandumda bu sistem değişikliğin kesin olduğunu görenler, stratejik firmalarını Türkiye’ye hızla göndererek “EVET” e yatırım yapmaya çalışmaktadırlar.
16 Nisandan sonra çok kısa bir zaman zarfında, siyaseten de, sıraya girdiklerini, referandum öncesi efelenen ülkelerin kuyruklarını bacaklarının arasına kısarak, Türkiye’ye nasıl yaltaklandıklarını Allah ömür verirse hep birlikte göreceğiz inşallah vesselam…