Sene 2001. Türkiye’nin, tarihindeki belki de en büyük ekonomik krizinin pençesinde olduğu, dışarıdan ithal bakan getirdiğimiz, “üç kuruş para” için itibarımızın yerle bir edildiği berbat zamanlar…
Tarih 28 Nisan 2001. Üç kuruşluk dış yardım için IMF’ye el açıyor ve “aşağılanıyoruz”. Milliyet gazetesinden okuyalım: “ABD Hazine Bakanı O’Neill, IMF’nin koşullarına bağlı bir krediyle yetinilmesini ve bu koşullar yerine gelmezse Türkiye’ye yeniden ‘yardım eli uzatılmayacağını’ bildirdi.”
Yetmedi mi? Tarih 29 Nisan 2001. İthal bakan Derviş, Türkiye’nin kaynak bulma potansiyelini değerlendiriyor. Yine Milliyet: “Türkiye’ye sağlanacak 10 milyar doların Türkiye’nin kotasına göre olağanüstü bir rakam olduğunu belirten Derviş, ‘İyi kullanmazsak, bir daha kaynak bulamayız’ dedi.”
Bunlar burada biraz dinlensin.
Bu zamana kadar hep statüko ve eski Türkiye sevdalısı, tehlikenin farkında olan “makbul vatandaşlara” hitap eden CHP, sonunda bir nebze de olsa halka hitap edebilmeye başladı ve ekonomiye yönelik birtakım vaatlerde bulundu. Fakat bu konularda oldukça tecrübesiz olduğundan olsa gerek mevzuya çok yanlış bir yerden daldı. Asgari ücret -bir anda- 1500 TL yapılacak! Yap. Kredi faiz borçları silinecek! Sil. Her yıl 1 milyon kişiye istihdam sağlanacak! Sağla. Mazot 1.5 TL olacak! Ol! Kılıçdaroğlu gerekli kaynağı bulacağını söylemiş. Üstüne de eklemiş; “Sözüm söz”.
Şunu demeden geçemeyeceğim: CHP’nin kredi faiz borçlarını silmek için seçimleri beklemesine gerek yok. Ortağı olduğu İş Bankası’nda bunu hemen yaptırabilir. Öte yandan, AK Parti zaten 13 yıllık iktidarında asgari ücreti reel olarak yaklaşık yüzde 80 arttırdı. Yani asgari ücretlilerin alım gücü AK Parti’yle birlikte yaklaşık yüzde 80 arttı. Fakat AK Parti bunu peyderpey yaptı. Bir anda değil. Doğru olan da buydu. Asgari ücreti bir anda yüzde 50 arttırmanıza imkân yok. Yapabilseniz bile bunun faydasından çok daha fazla zararı olur.
Lafı eğip bükmeden söyleyeyim: CHP’nin bütün bu vaatlerinin herhangi bir kıymet-i harbiyesi yok. Bir şeye “ol” deyince o şey olmuyor. Bize o şeyleri “nasıl” yapacağını anlatması lazım. Fakat Kılıçdaroğlu bunu yapmak yerine “Sözüm söz” diyor. Mazota “1.5 TL olur musun?” diye rica edecek sanırım. Güler misin ağlar mısın? İşte Türkiye’de muhalefetin durumu bu…
Aylardan Nisan… Bu sefer sene 2015. Hürriyet’ten Erdal Sağlam, Kemal Derviş’e CHP’nin vaatlerini ve bu vaatler için gerekli kaynağın temin edilip edilemeyeceğini soruyor. “2001 Nisan’ında IMF’den de para gelmezse bir daha 10 milyar dolarlık kaynak bulamayız, bu son şansımız” diyen Derviş, 2015 Nisan’ında Türkiye’nin yılda 100 milyar TL ek kaynak çıkarabileceğini söylüyor. Bu siyasi popülizm değilse -ki Derviş olmadığını iddia edecektir- o zaman Derviş’e göre de Türkiye AK Parti ile çağ atlamış olmalı.
İşte 2001’de üç kuruş para için rezil rüsva olan, itibarı yerlerde sürünen eski Türkiye’den, bugün kendi tankını, uçağını yapma aşamasına gelen, yılda 100 milyar TL ek kaynak (!) çıkarabilen bağımsız ve yeni Türkiye’ye AK Parti ile geldik. Bu durumda Kemal Derviş de oyunu AK Parti’ye vermeli. 10 milyar dolar bulamayan ülkeden 100 milyar TL “ek kaynak” bulan ülke haline gelmek kolay mı?