Halk oylaması biter bitmez kaybedenler yavuz hırsız misali ortalığa dökülerek başarıyı gölgelemeye çalışıyorlar. Oyunu kaybetmiş adamlar televizyon ekranlarında mahcubiyetlerini ikrar etmek yerine sağa sola çamur atarak bu kadar ciddi bir meseleyi hafifleştirmeye çalışıyorlar. Hele bir de tencere tavacılar var ki akla ziyan. Bahar geldi geçmişteki Vandallıklarını özlediler galiba.
Siyasetçi olmanın, bir ülkenin vatandaşı olmanın gereği olarak kazananları tebrik etmek gerekmez mi? Büyük bir sükûnet içerinde geçmiş böyle bir önemli halk oylamasından dolayı halkı kutlamak ve kararına saygı duymak gerekmez mi? Gerçekten izahı zor bir durum. İnsanda biraz edep, biraz hayâ olur. Ancak ar damarı çatlamış bir zihniyetten bu nankörlük beklenir. Maksat halka verdiği kararın mutluluğunu yaşatmamak. Kazanmanın dayanılmaz acısını onlara hissettirmek. Bütün bu tahrik edici tavırlara rağmen milletimiz büyük bir olgunlukla kararının sonuçlarının daha iyi bir Türkiye ve daha adaletli bir dünya için faydalı olmasına dua etmektedir.
Bunların bilmediği anlamadığı bir şey milletin feraseti, sabrı ve vakur duruşudur. Bu güzel hasletler nedeniyle bu büyük millet sevinçlerinde de üzüntülerinde de ölçülü olmuştur. Yine büyük millet marifeti ve ferasetiyle doğru kararlar vermektedir. Bu güzelliğin çok sebepleri olabilir ancak bunların başında yüzyıllardır manevi havasını soluduğumuz medeniyetimizin hayatımıza sinmiş hasletleri gelmektedir.
Gelelim halk oylamasının sonuçlarına. Bu tablodan alınması gereken çok dersler var. Seçim sonuçları herkesi muhasebeye çağırıyor. Bu rakamlar herkesin yerini ve haddini hatırlatıyor. Alınması gereken tedbirlerin olduğunu işaret ediyor. Beni en çok sevindiren sonuçlar güney doğudan gelenler oldu. Güney doğuda evet oylarının artışı yapılan işlerin vatandaş tarafından onaylandığını gösteriyor. Şiddeti bastıracak vatandaşa iyilikleri götürecek yaklaşımın hız kesmeden devam etmesi daha iyi günlerin bizi beklediğinin işaretidir. Bir daha asla eşkıyalığa ve zorbalığa merhamet etmemeliyiz.
Biz vatandaşlar oyumuzu vererek bir tercihte bulunduk. Sistemin değişmesinden yana tavrımızı koyduk. Bundan sonra görev siyasilerde, Meclis’te. Biz artık hayatın gündemine dönmeliyiz. Ekonomiye, eğitime, kültür ve sanata yönelerek ülkemizin ve insanımızın maddi ve manevi alanda zenginleşmesi için bütün gayretimizle çalışmalıyız. Siyasi gerilimler hepimizi çok yordu. Yeniden bir beyaz sayfa açarak kuşatıcı ve kucaklayıcı bir dille toplumun önüne yeni ortak hedefler koymalıyız.
Bu halk oylaması sürecinde gençlerin meselelere daha bir kendi merkezli baktıklarına şahit oldum. Elbette gençlerin bizim yaşadığımız sıkıntılı tecrübelerden geçmelerini arzu etmem ama çok fazla sıkıntı çekmeyen nesil için işler biraz daha kolay görünüyor. Bu noktada bir hususu da hatırlatmak istiyorum. Gençlere çok fazla bilgi yüklüyoruz ama şuur tarafını ihmal ediyoruz. En önemli işlerden birisi derdi, davası olan bir gençlik yetiştirmek. Bu nedenle eğitim, kültür sanat yeni dönemin en öncelikli meselesi olmalıdır.
Bir de emperyalist dünyanın tavrı hep moralimizi bozmaya yönelik. Bizde iyi bir iş yapılınca özellikle köhne Avrupa’dan farklı sesler yükseliyor. Bu kadar başarılı ve saat gibi işleyen bir seçim sürecini karalamaya yönelik açıklamaları anlamak mümkün değil. Soruyorum Amerika, Avrupa bu kadar başarılı bir seçim yaşamış mıdır?
Artık Amerika ne demiş, Avrupa ne demiş bir kenara not edelim ve önümüze bakalım. Yapacak çok şey var…