Vodofone Arena’da Ziraat Türkiye Kupası çeyrek final bileti için Beşiktaş ve Fenerbahçe gerilim dolu bir karşılaşmaya çıktı. Erken final havasında geçen karşılaşmada henüz kendi saha ve seyircisi önünde mağlubiyet görmemiş rakibini Hollandalı yıldızı Robin van Persie’nin golüyle saf dışı bıraktı ve adını son sekiz takım arasına yazdırmayı başaran taraf oldu Sarı Kanaryalar. Maçın ilk on beş dakikasında Fenerbahçe bir iki atak denese de bu dakikadan sonra Beşiktaş saha ve seyirci avantajını da arkasına alarak oyunu rakip yarı sahaya yıkmayı başardı. Bu duruma biraz da Fenerbahçe müsaade etti zaten klasik taktiği bu topu rakibe bırakıp birinci ve ikinci bölgede karşılayıp rakipten kaptığı toplarla da gerek Lens’le gerekse Sow’la kontra atağa çıkarak gol arayan bir oyun şablonu var Fenerbahçe’nin bu durum Tosic oyundan atılana kadar da böyle devam etti.
Tutmayın iri kıyım enişteyi..
Bu ülkede beyinler gelişmedikçe bu gerilim bu kavgalar futbolun bir enstrümanı gibi her zaman önümüze gelecektir ve biz bunları gün geçtikçe normalmiş gibi düşüneceğiz. Tosic haklı bir kırmızı kart gördü yancı medya ve yorumcuları ise olaylara Van Persie üzerinden yürüdü. Lafı hiç eveleyip geveleyip dolandırmaya gerek yok pazar akşamı karşılaşma başlar başlamaz tribünleri hararetlendirme adına Van Persie ve Alper’in üzerine oynayan bir Oğuzhan Özyakup çabası var mıydı? Vardı. Van Persie bu tarz maçları defalarca oynamış bir yıldız olarak bunu avantaja çevirdi mi? Çevirdi hem de ziyadesiyle. Maç sonu Oğuzhan açıklama yapıyor: Keşke Fenerbahçe sadece futbol için gelseydi… Ben de sevgili kardeşime diyorum ki: Keşke sen de koluna taktığın o kaptanlık bandının hakkını verecek olgunlukta olsaydın da işler bu aşamaya gelmeseydi. Bir bakın Allah aşkına Tosic’in karttan sonraki tutumuna belli ki bıraksalar adama kafa göz dalacak ”Tutmayın iri kıyım enişteyi” ya eşi Jelena Hanım ”efendiye” ne demeli sosyal medya üzerinden küfürleri hakaretleri gırla giderken neden kimseden ses yok dilinizi mi yuttunuz ”efendiler” Nasıl bir motivasyon yapılmışsa Oyunculara ailece o hırsları bir mağlubiyette hınca dönüşü verdi. Bunun en basit örneğini de ilk yarı sonunda Şenol hocanın Kjaerin suratını sarmalarken gördük özrü ise kabahatinden büyük söylemiyle konu için yaptığı açıklamalar yanlışla doğrunun harman edilmiş haliydi ben yemedim yiyene afiyet olsun. Bir söz vardır: Söylediklerinin gerçek olmadığını bilenler haklı çıkmak için yüksek sesle konuşurlar.
Pinokyo kadar şanslı değiller…
Büyük kitlelere mal olmuş ve topluma mesaj verenler hazmetmeyi de sabretmeyi de sakin kalmayı da bilmeliler milyonlar önünde kışkırtıcı yorumlardan kaçınmalılar lakin bakıyoruz değişen bir şey yok sonuç ortada sadece bir maç için futbol emekçisi olan Fenerbahçe idari menajeri Hasan Çetinkaya’nın başını yaracak kadar insanlıktan uzaklar kim bilir belki de insana dönüşmek için Pinokyo kadar şanslı değiller. Hemen her fırsatta Fenerbahçe camiasına ceza yağdıranları büyük bir merakla bekliyoruz. Bakalım bu küfür korosuna, sahaya en az iki kez dalış yapan taraftarlarına, üç oyuncusu birden yedek kulübesinden saha içine fırlayanlara, soyunma odası kapılarını tutanlara, kafa göz yaranlara ve hatta Türkiye’nin önemli ikinci kupasını alaya alanlara nasıl cezalar verilecek göreceğiz. Sezon başı Başakşehir-Fenerbahçe lig maçını yöneten ve Başakşehir’in galibiyeti ile biten karşılaşmanın da hakemiydi Ali Palabıyık onun için gördüğünü çalan ender hakemlerden biridir diye yorum yapmıştım ve aynen de bu iddiamın arkasındayım. Şimdi soruyorum yirmi metre geriden çıkıp kaleci Fabri’yle karşı karşıya kalacakken ofsayt bayrağı kaldıran hakemimi yoksa oyunu başlatıp da Lens’in vuruşuyla gelen golü iptal eden hakemimi eleştiriyorsunuz yapmayın kazanırken güldüklerine kaybedince ağlamamalı insan.
Allaha emanet olun…