Devlet Bahçeli’nin gündemi değiştiren son başkanlık sitemi ile ilgili çıkışından sonra başta CHP ve HDP MHP’yi yerden yere vurup AK Parti ile aynı çizgide hareket etmekle, yedek lastik, baston vs olmakla suçluyor.
Aslında bu fikir kimin aklına gelmişse çok ince düşünülmüş bir strateji ihtiva ettiği bir gerçek.
CHP ve HDP’lilerin sinir katsayıları tavan yapmış durumda. MHP ve Devlet Bahçeli’ye etmedik laf bırakmıyorlar.
MHP eskiden durduğu yerde duruyor yine. HDP asla aynı çizgide olmayacağını müteaddit kere deklare ettiği için AK Parti’nin çizgisinde olmayı yeğledi. Meclis’te kilit konumu eline geçirmeyi başardı.
Selahattin Demirtaş’ın durumu ise içler acısı: 2015’te parlatılan Demirtaş’ın söylediğini dikkate alan yok zaten. Kimse onu kale almıyor artık. Nişantaşı ve Beyaz Türklerin sempatisi çok gerilerde kaldı.
Üstelik CHP ve HDP’nin aksine olumlu tavırlar ile AKPartililer’in dahi sempatisini kazandı. Uzlaşmaz, her şeye karşı çıkan, uyumsuz bir görüntünün tam tersini tercih etti.
Meclis’te 40 milletvekilliği ile 4. parti konumunda iken oyunu ve kuralı ben belirlerim çıkışını yaptı.
82 Anayasası ile “sorumsuz ve çok büyük yetkilere sahip cumhurbaşkanlığına” ilave olarak 2007’de halk tarafından seçilen bir cumhurbaşkanının da ilave edilmesiyle ifade edilmeyen ve sınırları belli olmayan bir cumhurbaşkanlığı yerine AK Parti’nin bir Anayasa hazırlamasını isteyerek topu AK Parti’nin sahasına bırakıyor.
Anayasa’nın ilk 4 maddesi, ana dilde eğitim, federatif yapı, yerel yönetimler ile ilgili tutumu zaten değişmedi. AK Parti referandum için 330’u bulmak istiyorsa bu Anayasa maddelerinde MHP’nin hassasiyetlerini gözetmek durumunda.
İlave olarak 15 Temmuz gibi olağanüstü bir dönemin hemen sonrasında olduğumuzu da unutmadan gerek ülkede ve gerekse sınırlarımız dışındaki gelişmelere bigâne kalmadığını da gösterme fırsatı bulmuş durumda.
Bahçeli “Başkanlığı” değil “başkanlığın tartışılmasını” destekliyor. Meclis’ten referandum kararının çıkacağının bir garantisi zaten yok. Hem CHP ve MHP’nin sergilediği tavrı sergilememiş olacak, hem de kendi isteklerinin gerçekleşmesi şansını yakalamış olacak.
Devlet bahçeli tıpkı Yenikapı’da yaptığı konuşmanın bir benzerini yaparak çoğunluğu takdirini topladı bile. Bu son konuşması daha çok atasözleri ile bezeli bir o kadar da sert ifadeler ihtiva ediyordu.
“Ya fiili durum düzelsin ya da fiili durum hukuki durum kazansın anayasa ihlalleri son bulsun.” diyen Bahçeli diğer muhalefet liderlerine göre çok daha mantıklı, çok daha tutarlı. Her hal ve şartta kaybedeceği bir şeyi olmayan MHP’nin tavrına çık dikkat etmeli AK Parti. Çünkü tabiri caizse kucaklarında pimi çekilmiş bir bomba kondu. Bu destek ve teklifin arka planı çok iyi analiz edilmeli. Şayet AK Parti herkesi tatmin edecek, tutarlı bir anayasa değişikliğini meclise getiremezse rüzgar tersine döner. Güzellikler sizinler olsun…