Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in resmi gazetede yayınladığı anayasa taslağına ülkedeki her kesimden tepki var.
Bizzat Kays Said tarafından görevlendirilen anayasa taslağının hazırlanmasından sorumlu Yeni Cumhuriyet İçin İstişare Komitesi Başkanı Sadık Beliyd’in dahi taslağı eleştirmesi tepkilerin boyutunu anlamak için yeterli.
Anayasa taslağının “ağır riskler ve tuzaklar içerdiğini” ve “utanç verici bir diktatörlük rejiminin yolunu açtığını” söyleyen Beliyd, kamuoyuna ilan edilen metnin komite tarafından hazırlanan taslakla alakası olmadığını açıkladı.
Yani Tunus Cumhurbaşkanı aslında kendisi bir taslak hazırlamış fakat halkı aldatmak için göstermelik bir komite kurmuş ve taslağı sanki onlara hazırlatıyormuş izlenimi vermek istemiş.
Diğer bir ifadeyle, önceden kurgulanmış bir sahtekarlık söz konusu.
Kays Said’in yayınladığı anayasa taslağından sadece kendi en yakın çevresindekiler memnun.
Yeni Cumhuriyet İçin İstişare Komitesi Başkanı ve komite üyelerinin eleştirilerine cevap da Tunus Cumhurbaşkanı’nın kardeşinden geldi.
Nevfel Said, anayasa taslağını hazırlamakla görevlendirilen komitenin üyelerinin hepsinin “Tunus Cumhurbaşkanı’yla aynı düzeyde bilince sahip olmadığını” söyledi.
Hukukçuların ortak görüşü, Kays Said’in yayınladığı anayasa taslağının kabul edilmesi halinde parlamentonun etkinliğinin büyük ölçüde tırpanlanacağı ve olağanüstü yetkilerle donatılmış bir “tek adam rejimi” kurulacağı yönünde.
Bu nedenle, 25 Temmuz’daki anayasa referandumunu boykot çağrıları yapılıyor.
Kays Said’in darbesine örtülü destek veren ve ara sıra muhalifmiş gibi görüntü vererek Tunusluların gözünde yıpranmamaya çalışan Tunus Genel İşçi Sendikası (TGİS) ise üyelerini referandumda anayasa taslağına kabul ya da ret oyu verme konusunda serbest bıraktı.
Kays Said’in veya bir başkasının Tunus’u başkanlık sistemiyle yönetmek istemesi anlaşılabilir.
Fakat sorun sistem değişikliğini tamamen anayasaya aykırı ve keyfi bir şekilde “Ben yaptım, oldu” mantığıyla gerçekleştirmeye kalkışmasında.
Ayrıca getirmek istediği sistem başkanlık sistemine benzese de gerçekte tam anlamıyla bir diktatörlük.
Çünkü başkanlık sisteminde kuvvetler ayrılığı esastır ve güçlü bir şekilde kendini hissettirir.
Kays Said’in sisteminde ise yasama, yürütme ve yargı erklerinin hepsi tek bir kişinin elinde toplanacak.
Tunus Cumhurbaşkanı’nın ilan ettiği yol haritasına göre 25 Temmuz’daki referandumun ardından şayet herhangi bir erteleme olmazsa bu yıl bitmeden 17 Aralık’ta erken genel seçimler yapılacak.
Referandumdan “Hayır” çıkarsa ne olacak?
Öyle bir şey olmayacağını, gerekirse -ve büyük ihtimalle- hileyle “Evet” oyu çıkmasının sağlanacağını herkes biliyor.
Kays Said ve arkasındaki güçler, demokratik koşullarda yapılacak şeffaf bir seçimde Tunus Cumhurbaşkanı’nın kazanma şansının sıfıra yakın olduğunun farkında.
Aralık’ta erken genel seçim yapılacak fakat Kays Said görevine devam edecek.
Yeni anayasanın verdiği yetkilerle bir sonraki başkanlık seçimine kadar tekrar seçilebilmek veya koltuğunu yine kendisi gibi birine bırakabilmek için gerekli zemini hazırlayacak.
Raşid el-Gannuşi’yle birlikte 33 kişiye terör suçlaması yöneltilmesi gibi muhalif sesleri de yargıyı kullanarak susturacak.