İsrail ordusunun önceki gece Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentine düzenlediği saldırılarda çoğu çocuk ve kadın 100’den fazla kişi şehit oldu.
Söz konusu saldırılardan kısa süre önce işgal güçlerinin Han Yunus’ta pusuya düşürüldüğü açıklanmış ancak kaç askerin öldüğü ya da yaralandığı hakkında bilgi verilmemişti.
İzzeddin El-Kassam Tugayları, Han Yunus’un doğusundaki Abesan El-Kebira bölgesinde yakın mesafeden girilen çatışmalarda 10 İsrail askeri öldürdüğünü duyurdu.
Bu ağır darbenin ardından İsrail ordusunun intikam amacıyla Refah’a saldırdığı ifade ediliyor.
Filistinli direnişçiler karşısında uğradığı yenilginin acısını yaşlı, genç, kadın, çocuk demeden masum insanlardan çıkarmak işgal güçlerinin ilk kez yaptığı bir şey değil.
İsrail ordusu ayrıca Refah’a düzenlediği saldırılarda İsrailli iki rehineyi kurtardığını öne sürdü.
El-Kassam Tugayları’nın değil; bir başka grubun elindeki biri 60, diğeri 70 yaşında olan iki Yahudi yerleşimci, İsrail ile yapılan ilk esir takasında serbest bırakılmak istenmiş ancak Netanyahu bunu kabul etmemiş.
Yani çok önemli kişiler değiller ve kurtarılmaları İsrail için bir zafer sayılmaz.
Yine de Netanyahu’nun, İsrail kamuoyuna esirler meselesiyle yakından ilgilendiğini gösterebilmek için böyle hikâyelere ihtiyacı var.
Rehine kurtarma operasyonunun abartılı olarak sunumu Refah’ta gerçekleştirilen katliamın ve bundan sonra bölgeye düzenlenecek saldırıların meşrulaştırılması amacını da taşıyor.
İsrail artık Refah’ta gerçekleştireceği her katliamın “rehine kurtarma operasyonu” olduğunu iddia edecek.
Netanyahu Refah’a operasyon için plan hazırlanması talimatı verdiğini söylediğinden bu yana arka arkaya “Derin endişe duyuyoruz”, “Kaygılıyız” şeklinde açıklamalar geliyor.
Bu tür uyarıların hiçbir işe yaramadığını biliyoruz.
Suriye rejiminin katliamları ve hatta kimyasal silah kullanması karşısında dönemin Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin yaptığı benzer açıklamalar unutulmuş değil.
Bugün İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki katliamları seyredildiği gibi dün de Beşşar Esad’ın ve müttefiklerinin işlediği katliamlar seyredilmişti.
Refah’tan gelen izdiham görüntüleri yakın geçmişte Yermük Kampı’nda çekilenlerden pek farklı değil.
ABD Başkanı Joe Biden’ın, önceki akşam Netanyahu’yla yaptığı telefon görüşmesinde İsrail’in Refah’a düzenleyeceği askerî operasyonun bölgeye sığınan 1 milyondan fazla insanın güvenliğinin sağlanmasına yönelik “inandırıcı” ve “uygulanabilir” bir plan çerçevesinde gerçekleştirilmesi gerektiğini söylediği aktarıldı.
Uyarı gibi görünen bu açıklama “Beyaz Saray’dan operasyona yeşil ışık” anlamına geliyor.
“Dünyanın en ahlaklı ordusu İsrail ordusu” diyebilen Netanyahu’nun, operasyon planının ABD Başkanı’nın bahsettiği gibi olduğunu öne süreceğinde şüphe yok.
Ancak önceki gece Refah’ta gerçekleştirilen katliam, düzenlenecek operasyonun nasıl bir insani felakete yol açacağının habercisi.
“Hamas’ın silahlanması büyük oranda Mısır üzerinden oldu” diyen İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’in 7 Ekim’de yaşananlarda Mısır’ın sorumluluğu olduğunu iddia etmesi de Refah’a düzenlenecek operasyona ve Salahaddin/Philadelphia Koridoru’nun işgaline itiraz etmemesi için Kahire’ye baskı çabası olarak okunabilir.