Katar’a ilk gelişimin üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçti. Bir yaz günü konakladığımız otelden öğle saatlerinde bütün uyarılara rağmen dışarı çıkma gafletinde bulunmuştum. Otellerde 18 dereceye ayarlı klimalarla donarken dışarıda 50 dereceye varan sıcak esinti yüzüme çarpınca herhalde dışarıda da sıcak hava klimaları çalışıyor diye düşünmüştüm. Bu defa Ocak ayının ortasında Katar’dayız dışarıda sıcaktan ve soğuktan bunaltan bir hava yok. Katar’da yaşayanların serin havayı görünce çöl yaylasına gittiklerini öğrendim. Havalar ısınınca 18 dereceye ayarlı alışveriş merkezlerine dönüyorlarmış.
Belirli aralıklarla geldiğim Doha’da her seferinde büyük değişimlere şahit oldum. Aradan bir kaç yıl geçtikten sonra geldiğim Doha’yı bu defa tanıyamadım: Müthiş bir büyüme gerçekleşmiş, imar ve inşa faaliyetleri büyük bir hızla devam ediyor. 2022 için Dünya Kupası kocaman bir stadyum ve yanında herhalde olimpiyat köyü olsa gerek büyük bina kompleksleri tamamlanmış. Dünya Kupası için toplamda 200 milyar dolar harcanacağı söyleniyor. Dünyanın ikinci büyük müteahhitlik sektörüne sahip Türkler için bu büyük bir fırsat. Bir Türk firmasının ortak olduğu bir grup stant yapımı için sözleşmeyi imzalamış bile.
Doha büyük bir şantiye görünümünde; sadece yabancıların mülk alabilmeleri için deniz doldurularak bir ada oluşturulmuş. Yine farklı bölgelerde yeni uydu kentlerle şehir oldukça büyümüş. Bu hızlı yapılaşmayı görünce aklıma şu soru geldi: Acaba bu kadar yapılaşma geçekten gerekli mi? Bu servet insan yetiştirmeye harcansa daha iyi olmaz mı? Sonra yetişmiş insanlar yine bu gökdelen kümelerini mi yaparlar? Bazı yerlerde tarihten esinlenerek kale tarzı çok şık binalarda yapılmış. Mesala İçişleri Bakanlığı olduğunu öğrendiğimiz bina iyi ışıklandırmasıyla ne kadar güzel görünüyor.
Acaba inşaat, ihyayı, ihya da medeniyeti beraberinde getirir mi?
MÜSİAD’ın ana destekçisi olduğu Turkey By Katar Expo 2018, 110 firmanın katılımıyla açıldı. Farklı sektörlerden firmaların katıldığı fuar Doha exhibition Center’de Katarlı yatırımcıların için 3 gün açık kalacak.
MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan Katar’ın gıda, inşaat ve medikal sektörlerinde 5 milyar dolar ithalatı olduğunu belirterek bu ithalattan Türkiye’nin daha fazla pay alabileceğini vurguluyor. Ancak Katar’la iş yapan firmalar Katarlıların sadece satmak düşüncesine karşı olduklarını beraber iş yaparak kazanmak gerektiği yaklaşımını sergilediklerini anlatıyorlar. Katarlıların Türkiye’de artarak büyüyen yatırımlar yaptıklarının altını çiziyorlar. Yaşanan ambargo krizinin arkasından Türklerin Katar’ı desteklemesinin olumlu havası fark ediliyor. Çarşı pazarda kriz havası yok; vatandaş normal hayatına devam ediyor.
Türkler sadece inşaat sektörüyle değil gıda ürünleriyle de marketlerde yer alıyor. Bir büyük market zincirinin raflarında çok sayıda Türk markası gördük. Yine de bu ürünlerin yeterli olmadığı ifade ediliyor. Doha’da çok sayıda yeni alışveriş merkezi var. Dünyanın önde gelen markaları buralarda boy gösteriyor, aralarında seyrekte olsa Türk mağazalarını görmek mümkün.
Türkler’in dünya çapında en önemli markası döner-kebap dükkânları da artık daha büyük ve geniş mekânlarda müşterilerine hizmet ediyorlar. Bunlardan bir tanesi de İstanbul’da başarılı işler yapan Şazeli. Akşam heyetle gittiğimiz lokantanın Şazeli olması bana sürpriz oldu. Bu başarılı çalışmanın arkasındaki isim, Ömer Seyfi Aktülün Beyefendi’yi uzun yıllardır tanırım. Kendisiyle de sohbet etme imkânı buldum. Ömer Bey burada “ticari diplomasi” yapıyor. Buraya farklı sektörlerle ve kaliteli işlerle daha fazla gelinmesi gerektiğini ve bunun için herkese yardımcı olmaya çalıştığını belirtiyor.
Katar’a dair söylenecek çok söz var. Katar bu günlerde sadece bizim değil dünyanın gündeminde olan bir ülke ve olmayı da sürdürecek gibi görünüyor.