Katar’ın uluslarası yayın organı birçok dilde yayın yapıyor. Yakın zamana kadar Türkçe yayın da yapıyorlardı. El Cezire’nin Arapça versiyonunu takip ettiğinizde PKK/PYD için “terör örgütü” dediğini, PKK ile Kürtleri aynı kefeye koymadığını; hatta altını çizerek ayırdığını görürsünüz. Barış Pınarı Harekâtı da dahil, geriye doğru gittiğinizde Türkiye için önemli olan her anda, her krizde gayet namuslu ve şerefli bir şekilde, doğruları yazdıklarını; hatta bu doğruları söyledikleri için bedel ödediklerine de şahidiz.
Katar yayın organı El Cezire’nin İngilizce versiyonunu izleyip takip ettiğinizde ise işler birden tersine dönüyor. Mesela PKK-PYD’ye “terör örgütü” demezler; ısrarla ve tekrarla “Kurdish Forces in Syria” yani “Suriye’deki Kürt Güçleri” derler!
El Cezire İngilizce’yi “Gezi” terörü olduğu günlerden de hatırlıyoruz. Sokakları yakıp yıkan, caddeleri işgal eden, terörün her türlüsünü karıştırarak ortaya çıkmış o leş terör çorbasını “ağaç seven” masum çocuklar gibi göstermeye çalışmışlar; BBC, France 24, DW ve Haareetz nerede duruyorsa aynı yerde durmuşlardı.
15 Tammuz İşgal Girişimi’ne birkaç gün kala, 6 Temmuz tarihinde yayınladıkları -skandaldan bile öte- belgeselde Mahir Zeynelov, Çağlar Kaplan ve Can Dündar gibi tetikçileri ekrana çıkartıp, Türkiye aleyhine yalan ve iftira dolu kara propaganda yaptırmışlardı.
“El Cezire İngilizce” ile “El Cezire Arapça” arasındaki bu uçurum, Türkiye kamuoyunda Katar “Türkiye’yi sırtından mı vuruyor?” sorusunu akıllara getiriyor.
Aslında mesele tamamen kadro meselesi. El Cezire’nin İngilizce kanalı, uzun zamandır Katar’a bile ters yayınlar yapan, tuhaf bir ekip tarafından ele geçirilmiş durumda. Bu mesele, Katar Devleti tarafından çözülmesi gereken büyük bir mesele.
Emperyalistlerin İslam alemine karşı oynadığı oyunları, birlikte, omuz omuza verdiği mücadeleyle bozan Türkiye ve Katar, aslında kendi içinden operasyon yiyor. Türkiye bunun niye olduğunu biliyor ve Katar’ın aslında bizi sırtımızdan vurmadığının farkında. Bizim anlamadığımız, Katar devletinin niye o işgalci ekibe hâlâ müsaade ettiği!